Merhaba
Dut yemiş bülbüle benzedik yılların örsünde
sustuk çokça körler ülkesinde.
Her insan çağının çocuğuymuş ya
sattık "Mare Nostrum'u"
unuttuk filintayı prangalarında
mavi gözlerinin içine baka baka yalanlarla
devrim ayaklarıyla içine ede ede
halka rağmen halk için hoş sedalarla
ben diye diye şakşaklarımızla
katlimize ferman çıkarttıkta
şimdi medet diye
diye diye
yaşamın içinde yok olduk,cibilliyetsizliğimizde.
Daşlar vardı eskiden;
arkadaş
yoldaş
candaş
dadaş
yurttaş...
Hani nerede onlar,hangi masada sızmışlar ?
Uyandırın onları,uyandırın gaflet uykusundan
tez gelsinler tezelden,ecelden evvel tez.
Tasımızda şarap bitti,toprakla doldu tas
Ey dağları deviren Ferhat'ın gürzü
Ey arkadaş
Neredesin ey yoldaş ?
Aynı suyu içtik kimi bardaktan kimi şişeden
domates aynıydı,soğan aynı
zeytin aynıydı,peynir aynı
ekmek aynıydı,pekmez aynı
doymadı birilerinin işkembeleri
ihtiras,hırs,arzu derken
çaldınız dünyanın nimetlerini
aç bıraktınız yetimleri...
Her insan çağının çocuğuymuş ya,
siz bu çağda çağcıl yaşayın.
Satmadım anasını daha dünyanın
satmayacağım üç kuruşa ardından geldiklerimi
ben hala buradayım dimdik ayakta
evrimi sustursanız da
ümmete el etek öptürerek
amentü billah abdestlerinizde
el avuç açtırarak tanrılarınıza
o güvendiğiniz dünya nimetlerini
baş tacı edip sunarken
işte nah şuracıktayım
bir çocuğum,bir de karım-çıplak bedenim :
V a r o l u ş u m .
Dünyayı güzel bırakmaktır benim ümidim,
insan kalmak.
Önce kendim,evim,devletim ve milletim...
Peki ,nerede benim güneşim ?
16 Ağustos 1999
Dip Not: En son şiirim Eylül 1996 tarihlidir.Üç yıl sonra bir gece yazılan bu şiirden birkaç saat sonra 17 Ağustos Depremi meydana gelmiştir.
👍👍👍güneşi de çaldılar... boşa arıyorsunuz benim gibi.