Mesela Sabaha Karşı Tenha Bir İstasyonda
Hayat böyle bir şey işte
Ne kadar kalabalık
Ne kadar kabarık olursa olsun için
Yalnız ve tek bilirsin kendini
Bu yüzden de insan
Bir yalnızlığını
Bir de
İçindeki çocuğun elinden tutan anılarını
Yoldaş bilir kendine
Oysa ne sen yalnızsındır
Ne de yalnızlığın kimsesiz
Mesele
Şimdi nerede olduğun değil
Bulunduğun yere kimlerin sayesinde geldiğini
Görmesini bilmekte
,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Mesela sabaha karşı
Tenha bir istasyondasın Afyon'da
Ve dışarıda savurgan
Buz gibi bir fırtına
Saçaklara her vuruşu
Ayrı bir nota olan yağmur
Ve onun ritmini yakalayıp
Camda süzülerek dans eden damlalar
Eşlik ediyordur kâbuslarına
Pek seçemiyorsundur buğulu camdan
Karanlıkta rüzgara ayak uyduran ağaçları
Sesleri de pek çıkmaz gerçi ağaçların
Duyduğun hışırtılar titreme sesidir onların
Korktukları için fırtınadan
Gişe de kapalıdır o saatte
Terk edip gitmiştir biletçi
Büyük ihtimal içini ısıtacak çay da yoktur
Çaycının gittiği hayli vakit olmuştur belli
Kim bilir saat kaçta gelir ilk tren
Kim bilir saat kaçta dökülmeye başlar
Sabahın köründe ekmek derdine düşenler
Belli ki ben veya diğerleri de yok yanında
Tek başınasın anlayacağın
Bekleme salonunun ortasında
Belki gelir birazdan
Nöbetçi jandarmalar ya da bir bekçi
Yıkıp geçer içerideki sessizliği
Üşümüş bedenlerinin titreme sesleri
Ya da sokakta yaşayıp
Isınacak yer arayan
Sahipsiz
Islak
Bir köpek gelir
Soğuğu yok eder belki
Üşümüş bedeninin pati sesleriyle
Sobadaki odun da kül olmuş
Söndü sönecek hani
Önce bir iki odun daha atıver sobaya
Gelirse köpek
Sığını versin yanındaki tahta iskemleye
Sonra dön bir bak
İlla ki birilerinin izleri vardır
Etrafında
Mesela
Çukurova'da pamuk toplayan ırgatların olduğu
Duvardaki tabloda
Mesela çalışanların imza atıp
Mesai başı yaptığının kanıtı panoda
Ya da
Sevdalının adı kazınmış
Terk edilmiş ahşap bir bankta mesela
Aman ha sakın unutma
Üşüyorsan o banka oturmalısın mutlaka
Çünkü ısıtır içini banka adı kazınmış o yasak sevda
Bir de belki bir ihtimal
Hani olur a
Rahmetli bir şairin
"Ve bana tek bir şey öğretti bunca yıllık ömrüm
Zamanın yenemeyeceği iki şey varsa bu hayatta
Biri yalnızlıktır
Biri ölüm
Bil ki
Kalpte kalanlardır ölümsüzlükle coşan
Hayatla tanıştığın gün değil
Hayatı tanıdığın gündür mühim olan
Ve unutma ki
Ölüm ayraçtır hayatta
Kalan ve kalamayandır ayrışan"
Diye yazan dizeleri yaşıyordur belki duvarda
,,,,,,,,,,,,,,,,
Hiçbiri yoksa bile
Altın yaldızlı çerçeve içinde
Kalpaklı bir ADAM'ın
Yağlı boya resmi vardır illa ki duvarda
İyi bak
İllaki oradadır kalpaklı o ADAM
Gördüysen o resmi
Şunu bil ki
Yalnız değilsindir artık
O kesif rutubet
O kesif hüzün kokulu dört duvar ortasında
,,,,,,,,,,,,,,
iyi bak ADAM'ın gözlerine
Sen baktıkça
Alıp götürecek seni birazdan
Tarihin o kilit tutmaz sandukasına
İyi bak iyi
Dört nala gelir birazdan at üstünde
Sarı saçlı o ADAM
Şahlandırır atını ve
Bir hamlede iner
Bağdaş kurup oturur karşına
Çıkartır cebinden tabakasını
Ve bir sigara yakar ardından
Derin bir fırt çeker
İçli içli üfler dumanını da
Genzin yanar
Ve sonra anlatır sana
O deli fişek
O mavi gözleriyle
Yok oluşlardan
Var oluşa giden o cefalı yolu
Birden bire kulaklarını çınlatır
Yeri göğü inleten gülle sesleri
Vızıldayan kurşunlar geçer burnunun ucundan
...
Dikkat kesil
İyi bak
İllaki görürsün
Feryatsız düşen bedenleri
Yere düştükçe her biri
Elden ele gezen şanlı bayrağın tependeki gölgesini
Dikkat kesil
Dinle bak
İllaki duyarsın
Kağnıların tahta tekerlerinden çıkan gıcırtı seslerini
Çamura saplanmış öküzlerin böğürmelerini
Ve gece gece üşümüş yetimlerin inlemelerini
...
İşte o altın saçlı ADAM
İner birazdan
Bir hamlede atından
Oturup karşına bağdaş kurar
Ve bir sigara yakar ardından
Derin derin çeker çeker
Ve içli içli üfler havaya
Ciğerini yakan dumanını
Ve sonra anlatır sana
O deli fişek
O mavi gözleriyle
O mavi o deli fişek gözler geldikçe dile
Sigarasının dumanında seyredersin
Geçer gider buğulanmış gözlerinin önünden
Süngü takmış ölüme koşan
Her biri kınalı kuzu Memed'ler
Omuzunda mavzeriyle Kara Fatmalar
Sırtında torunuyla kağnı güden Nene hatunlar
Ardında çetesiyle
Düşman gemilerini zapt eden İpsiz Recepler
Ve at üstünde zıpkın gibi efeler
Geçer gider ağlamamak için sıktığın gözlerinin önünden
Daha aşkı tatmamış
Henüz yavuklu nedir bilmeyen
Tüyü bitmemiş talebeler
Geride evladını
Sevdasını bırakıp gelen
Bacılar
Yavuklular
Analar
Nineler
Koşar adım yol alır gözünün önünden
Karındaşlar
Ağabeyler
Kocalar
Babalar
Dedeler
Ve sen
Evet evet sen
Dışarıda dağları yerinden oynatan fırtınadan kaçarak
Çocukluk korkun olan hayaletler gibi
Camda süzülen yağmurdan gizlendiğin
Seni ana kucağı gibi sarıp sarmalayan
Bekleme salonunun
Soğuk kapısının ardında
Sıcacık sobanın dibinde oturan sen
Bir şapşal gibi
Öylece baka kalırsın etrafına
Daha ne olduğunu anlamadan görürsün
Bin tarafında toprağa yatmış şehit bedenlerini
Bin tarafında taş kesmiş efkar nöbetlerini
İyi bak dinle
Birileri servetinin derdindeyken
Ardında bıraktıklarını değil de
Yarınları görsün nesiller diye
Vatan sevgisi kendinden önce gelenleri görürsün yerde
....
Sen
Evet evet sen
İşte tam esnada
Gözündeki yaşlar
Ve sümüklü bıyıklarınla
Bin pişman olursun
Yalnızlığına
Ve tarihine ihanet eden amaçsız yaşamışlığına
,,,,,,,,,,,,,
Dedim ya
Dön bir bak etrafına
İllaki izleri vardır birilerinin
Bu cefalı
Bu ağlamaklı toprağın
Her taşı
Her tuğlasında
Yalnız değilsindir yani aslında
Mesela sabaha karşı Afyon'da
Tenha bir istasyonda
"""
""
"
~~~ CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR ~~~
~~~~~ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ~~~~~~~
""
BİZE BUGÜNÜMÜZÜ SAĞLAYAN HERKESE
SONSUZ SEVGİ, RAHMET, ÖZLEM VE MİNNETLE....
""
"" CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN ""
"""
""