Meyhane
biz geldik
ey kapı bizi gör diye denir mi
o an aklımdan öyle bir şey geçti ve
hızlıca girdiğim mekanın gövdesinde
gözlerime ilk değen şey
aslında kafamın içinde kurduğum
yani benim uydurduğum
beni heyecanlandıran aradığımı bulma isteğiydi
maalesef hafif fısıltılı bir pencereden başka
anlamsızca karışıyordu her şey bir birine
uzun bulvarlar uzakta dursun
ne zaman başım dönerse geleceğime söz veriyorum
ne tuhaf
bir masanın üstüne ellerimi koyup şarkılar dinliyorum
onun sesi bunun sesi falan derken
bir uğultunun içine düşüp sessizliğe ağlamanın
tadını çıkartıyor içimdeki gölge
ben ona hoş geldin diyorum
söze nasıl başlayacağını bilmeden pencereler var diyor
uzatmalı harflerle konuşuyor ki sesi uzasın
hemen kesip lafa karışıyorum
sıkıcı gün çabuk geçmez
sana düşürür beni
desem de
hala anlamıyordu beni
bir şeyler mi kırılıyor
iki bardak bir çanak gece oluyor
zaten geç kaldığım bir karanlığı fark ediyorum
pencerelerden sarkıp geceyi dinlemek
lambaların ışığına yağmurlar düşerken
yerler bir parlak bi parlak
gitsek mi diyorum çekingen
hemen kaçalım diyor
sesi tez çıkan bir heyecanla içimden
uzun uzun kaldırımlar
eteğine benziyor apartmanların
şimdi kuşlar nerededir acaba
bilsem de yaşadığıma inansam
seni bir çırpıda unutur
koşarak uzaklaşırdım kendimden.