Mezarım Derin Olsun
Mezarımın üzerine,
Kor kızıl güller dikin,
Esen serin yelleri,
Eriyen ak karları;
Gelen baharı,
Yeni günün şafağını!
Güneşin harını görsün...
Bülbüllerin hatırına,
Tüm güllere su verin,
Dallar büyüsün...
Yapraklar yeşersin,
Gölgeler gürleşsin...
Dört bir yana dağılarak,
Etrafı sarmalıyarak!
Mezar toprağım da,
Yaz boyu serin kalsın.
Üzerime dikilen her gülden
Goncalar açsın,
Dallarında büllbüler ötsün...
Cıvıl cıvıl uçuşan,
Böcekleri,kelebekleri olsun,
Birde benim mezar taşıma
'Sıla hasretiyle
Kızılcık şerbeti kan kustu;
Vatan özleminden,
Yandı kül oldu toz,duman ...
Henüz aramızdan göçtü gitti,
Kağızmanlı Çobanoğlu '
Diye yazın.
Mezarımda diz boyu otlar,
Başucumda bir çınar,
Selvi boylu zümrüt yeşili,
Kars gibi pek şirin olsun!
Ölesiye özlemininizi çektiğim,
Seni Beyam Seni Kötek...
Seni Kömürlü ey seni Pasılı,
Dilimden düşürmediğim,
Seni Şabanköyü,
Seni Har, seni Karabağ, seni Kers...
Gönlüm ah û zar ile doldu,
Eeyvah ey, ölen benim!
İsiminizi yad ettiğim köyler!
Derdim çok ey özlediğim Aras,
Gözyaşlarım abı-revan oldu...
Dalga dalga,sel sel oldu taştı yine,
Bende ne can kaldı nede takat.
Gurbet elde acı,keder var,
Halım yaman,derdim ise çok...
Hasreti beni bitiren kasaba,
Özleminle göçüp gittiğim! .
Mezarım yamacında ...
Yeşil bağların arasında olsa,
Başka bir şey istemem,
Doslara selâmım olsundan başka...
Ey seni sevdiğim Kağızman
Bu can sana kurban olsun
Bana bir mezar eşin,
Dibi pek derin olsun,
Etrafına taşlar dizin;
Belki bir gün,
Gelen, gidenim olur,
Mezar yerim belli olsun!
25.03.10210
Yıldırım