Mezarlık
Severim mezarlıkları...
Özellikle gece vakitleri...
Huzurludur, sessizdir,
Gelen yoktur, giden yoktur.
Cırcır böceklerinin,
"Huzur ve Unutuş Konçertosu"
Sahnelenir her akşam...
Dünyevî olmayan bir makam ile
Bir peşrevdir çalınan başyapıt...
Kuvvetli ve naif can sahipleri,
Her yatsı ve sabah ezanında,
Alfabedeki tek bir harfin bile
Ne kadar ince, naif,
Ve acı bir feryada dönebileceğini gösterir,
Her vakit...
"Kimse" olmaya layık olmayan kimseler,
Rahatsız edemez onları...
Çünkü,
Vefasızdır "kimseler",
Unutkandır,
Hayırsızdır,
Korkaktır...
Halbuki,
Ölüler korkunç yapmaz mezarlıkları,
Asıl korkutan şey mezar taşlarıdır,
Kımseleri...
Bakmayı bilmeyene korkunç,
Ürkünç,
Ve soğuk,
Bakmayı bilene sıcakkanlı,
Her ziyarette selam duran,
Ve kimsesiz yaşlıların,
Ziyaret edildiği zamanki
Yüz ifadeleri ile karşılarlar sizi...
Ama insanoğlu bakmaya
İmtina eder...
Bu yüzden,
Bilerek sanki,
İnsanoğlunun,
Savunmasız ve çaresiz biçarelerin,
Şerefiyle yatan biçarelerin,
Huzurunu bozmaması için dikilmiş
Gibidir...
Sanki ekinleri esirgemek için
Güzel kuzgunlardan,
Dikilmiş korkuluklar gibi...
...................................................
"İnsana olan saygımı kaybetmemek için insanlardan uzak duruyorum"
Dostoyevski
04.06
Tanıdığı, bildiği, sevdiği bir insanı mezara gömünce insan, korkması pek mümkün olmuyor elbet. Kutluyorum, kaleminize sağlık.