Mırıltıdan Uğultuya I
Turuncu aydınlıklar batıyordu, pencereden gözlerine yansıyan,
Yarı kapalı bir kapı gibi, uykuya hazırlanan,
Tutunamıyordu artık ışıklar, tüy gibi göz kapaklarıydı; tonlarca ağırlaşan,
Direniyordu Neden?
Gelgitler bir kapıyor bir aralıyor, geçiveremedi kendinden, tüm gerçeklikle vedalaşmadan.
Tahtalar, tahta sandalyeyle ortak tınılarda gıcırdayıp,
Örümcek ağlarıyla süslü pencereden, çatık kaşlarla, toparlanıp,
Henüz ıslanmaya başlamış yollara dikkatle bakıp,
Uykuya teslim olmayışını kutladı, bir filtresiz sigara yakıp.
Önce şiddetle kabardı göğsü, sonra ciğerleri iştahlandı,
Sonra bilindik bir koku tüm odayı kapladı,
Retinadan perdeler aheste aralandı,
Ardı sıra uladı, soluk soluğa, dumanlar sırnaştı pervazlara.
Üstü başı, tahta sandalye, vazo, tablodaki bekleyen kadın,
Aklı.
Dumanlandı..
30 t e m m u z 13