Misketini Dünya Sanan Çocuk
I
yorgun bir gecenin ardından
yüzü kirli bir sabaha uyandım
duvara bir resim gibi çizdiğim
- aslinda olmayan - penceremin
üstünü iyice karaladım
süpürdüm odamda kalmış ayak izlerini
gölgeni / gözlerimden usulca kovaladım
yakamoz renkli bir güvercin uçtu
kaçıp gitmek istedim içimden
olmadığın hiç bir şehre ısınamadım
II
avuçlarımdaydı hep
en ufak soluğunda alaza çalan
bir sevdanın közleri
ilk kalp krizi değildi bu gecenin
ne de son ağlaması
kan çanağıydı yıldız gözleri
bir adak mumu kadar ömrüm
ergüvan bir şarkı ayrılık
uzatsam denize
bir çölde kaybolur ellerim
bilir misin
kaç aşk ödedim sana karşılık
III
söz etme / sevda bir yalan
sen de bir yalansın düpedüz
kapandı sana çıkan yollarım
gecenin her yanı diken patikalar
her (y)anım güz
IV
ne gündüzün farkındayım
ne gecenin / ne saatin
barışığım karanlığımla
ışığı sevse
bedenin dışında yaşardı tin..
V
kayıp tanrıların kamçıları sevda dediğin
havai fişek duygular
ya da dinsiz bir tanrıya yapılan kulluk
ben...
gazoz kapağını para
misketini dünya sanan çocuk...
ya da dinsiz bir tanrıya yapılan kulluk😙😙
Günün şiiri ve şairini tebrik ederim.
Belki de,
çoğu zaman dünyamız olmuştu misket😊
Hala kulaklarımdadır o "cıgıl" misketlerin sesi...
Çok güzeldi Orhun bey, kutlarım...
Şair ne güzel anlatmış, küçücük bir misketin içinde büyük hayaller var aslında...👍🤐👍