Misketini Dünya Sanan Çocuk
şiiri dinleyerek izleyin vimeo.com/15835565
I
yorgun bir gecenin ardından
yüzü kirli bir sabaha uyandım
duvara bir resim gibi çizdiğim
- aslinda olmayan - penceremin
üstünü iyice karaladım
süpürdüm odamda kalmış ayak izlerini
gölgeni / gözlerimden usulca kovaladım
yakamoz renkli bir güvercin uçtu
kaçıp gitmek istedim içimden
olmadığın hiç bir şehre ısınamadım
II
avuçlarımdaydı hep
en ufak soluğunda alaza çalan
bir sevdanın közleri
ilk kalp krizi değildi bu gecenin
ne de son ağlaması
kan çanağıydı yıldız gözleri
bir adak mumu kadar ömrüm
ergüvan bir şarkı ayrılık
uzatsam denize
bir çölde kaybolur ellerim
bilir misin
kaç aşk ödedim sana karşılık
III
söz etme / sevda bir yalan
sen de bir yalansın düpedüz
kapandı sana çıkan yollarım
gecenin her yanı diken patikalar
her (y)anım güz
IV
ne gündüzün farkındayım
ne gecenin / ne saatin
barışığım karanlığımla
ışığı sevse
bedenin dışında yaşardı tin..
V
kayıp tanrıların kamçıları sevda dediğin
havai fişek duygular
ya da dinsiz bir tanrıya yapılan kulluk
ben...
gazoz kapağını para
misketini dünya sanan çocuk...
Tam da olması gerektiği gibi davet ediyor şiirin başlığı. Bu yüzden de büyük bir umutla, hevesle geldim şiire. Şöyle hayallerin gerçekleştiği bir şiir okuma umuduyla... Ama ne mümkün... Yılların şairi Orhun abim dökmüş yine içindeki hüznü dizelere. Başlıktaki çocuğun çocukluğuna şahit olamadan biz, büyümüş çocuk... Çocuk büyümüş de yüzü kirli sabahlara uyanır olmuş. Uyandıkça görmüş ki, camdan misket bildiği o dünya; meğer hiç de öyle değilmiş... Çünkü, o gazoz kapağına oynanan misket oyunlarına benzemezmiş dünya... Kırbacı elinden düşmez dünyanın çünkü... Sen sevgi dedikçe, sevda dedikçe uzaklaştırır dünya seni senden ve sevdiklerinden... Yalan da değil hani... Başlığa kanıp ümitle geldik, umudumuz kırıldı ama olsun şiire doyduk... Var olsun şair... Sevgi ve muhabbetle...