Monist Zafer
ve dağ taş yürüse okyanuslara doğru,
güneş batıdan doğsa,bütün kurumuş topraklar su doğursa,
tanrı şeytanı affetse sevgilim
odanın ortasındaki el çantası, içine kokunu kitlediğim
yazarlar kalemini kırsa, imamlar ezan okumasa
çocuklar doğursa annelerini, suçlular yönetse mahkemeleri
dile gelse sağırların efendileri, bu imparatorluklar çökse
gosbatar koltuğunu ateşe atsa sevgilim
içine kokunu kitlediğim, üstüne adını yazıp
yan cebine sıkıştırdığım bileti saklayan
otobüsün bagajında nefessiz kalan el çantası
ve bütün silahlar mermilerini kalp atışlarımın arasına sıkıştırsa
ölüler mezarların taşlarına cennetin şifresini kazısa
peygamberler ayetleri büsbütün yalanlasa,
bütün resimler film şeridi gibi canlansa çerçevelerin içinde
içine kokunu, adını, nefesini kitlediğim
odanın ortasında sana hazırlanan el çantası sevgilim
bütün belleğimdekileri yeniden yaratsa hücrelerim
adımı dahi alsa benden, mevsimler asırlar sürse kış ağırlıklı
deniz üstünde gemiler uçsa kanatlarıyla sevgilim
mümkün belki bütün bu şarkılar.. mümkün
odanın ortasında sana hazırlanan küçücük dünya dışında,
nefesin patlasa da, kokun bütün insanlığın yaşam kaynağı da olsa
bütün dünyaya karşı olmakla ölmek arasında
bir daha sana gelmek üzere adını kana boyadığım kağıt parçasıyla
o yolların süregelen düzlüğüyle buluşmayacak
odanın ortasındaki dünyanın ıstırabı el çantası
bütün yolları sesin sarsa da.