Monolog
Ne güzeldi...
Şimdi dilimizden damağımıza
Ve sonra genzimize,
Ve sonra boğazımıza doğru
Yol alan
Bu mükemmel ve tek üretimlik
Şarabın tadı mayalandıkça
Daha da sarhoş edecek bizi...
Aslında
Doğmakla intihar etmeye başladık
Hepimiz aynı düşüşteyiz,
Teneşire çarpana dek
Belki de maktulüz
Katillerimiz,
Bizi doğuranlar
Yani her ölüm şüpheli,
Her ölüm fâil-i meçhûl
Gel gelelim
Lâmbaları açınca,
Karanlığın gölgesi var
Yani demem o ki,
Onun bile
Sığınacağı bir yer var
Işık koşsun dursun dört bir yanda
Işığın bir de sönmesi var
Karanlık sabır, karanlık cefâ
Son gelince bir tek o var
İşte bundandır ki,
Ne yaşandıysa kendime saklar giderim
Sırtıma basıp yükselen dünyayı değil
Göğsüme basıp yükselen selviyi özlerim
korkuların kıvrımlarındaki giz lekesi... bilmem kaçıncı yüzsüzlükle dayanırım hayatın kapısına beklediğim keşfin ayak izleri gölgemin peşinde ölümle uyku arası bir muammanın koynundaki düşle bekle...
..üstad iç sesini kaplayan 'ölüm' simgesiyle idi monoloğu ve haklıydı doğmakla başlıyor veriliyordu ölümün bilgisi aslında karanlıktı kendisi meçhulün ölüm gibi finali her şeyiydi şiirin..
İşte bundandır ki, Ne yaşandıysa kendime saklar giderim Sırtıma basıp yükselen dünyayı değil Göğsüme basıp yükselen selviyi özlerim
teşekkürler oğuz bey..tebrikler...