Mor Hüzün
mor bir hüzün indi karakış akşamına
kendi alevlerinde üşüdü ateş çiçekleri
zangoçları yorgun çanları suskun uzak kulelerin
sisli sokak lambalarına asılan ışığım donuk
şehrin yalnızlığına gömülü çocuksu yüreğim
kar duvaklı çatılarda gri bulutlar gibi çoğalan
serçeler
ürkek ve telaşlı alıp başlarını nerelere gittiler
maziden topladığım çileli yollar
binlerce kez yaşanmış ömür kadar kaygan
ruhum kadar kırılgan dökülüyor gözlerimden
-tanıdık yangınları yoklayan sol yanım
kül olmayı da öğrenir elbet-
zaman girdabında boğulan bu kaçıncı düş
bu kaçıncı bahar
buz kırığı sularda titreyen salkım söğüt gölgesi
yoksa seni de mi dallarından vurdular
küf kokulu korunağında zehir biriktiriyor
geceye akrep
kurşun gibi hayal kırığı döküyor umuda
son mevsimde son tufan
ilk değil kutsal bağımdaki bu yağma
bu harami vurgun ilk değil
şimdi çok uzağındayım mutlu coğrafyanın
müzmin yarayım batık kentin kuytularında
gayrı dört yanım çalkantılı deniz
ah düşlerim
yok olmayı çok mu istediniz
31 aralık 2010
GÜZEL DİZELER OKUDUM DOST KALEM YÜREĞİNE SAĞLIK
beni benden alıp uzak diyarlara attı bu şiir ...çok güzel,yüreğinize sağlık...
Günün şiirini ve şairesini kutlar, başarısının daim olmasını diler, selam ve saygılarımı sunarım...
-tanıdık yangınları yoklayan sol yanım kül olmayı da öğrenir elbet-
özellikle bu kısmı vurucu.
tebrikler
sevgiler.
..mor değildi yalnızca her tonu duygulandırmıştı dizeler hayatın anlamından bakıp sesleniyordu hüznün ruhunu örerek şiire..teşekkürler nuriye hanım..tebrikler...