Müflis Tüccar
müflis tüccar gibiyim son zamanlarda,
hep eski sayfalarda dönüp duruyorum nedense,
kabul etmeliyim çok yaşlandım artık
insan yaşlanınca döner döner geçmişi anlatırmış ya...
bazen Topkapı eski sur içinde buluyorum kendimi
bakır güğümde salep satıyorum,
yıl seksen dört
Şubat'ın ayazı kesiyor ellerimi
buğulu güğüme sarılıyorum
fincan üzerinde tarçın kokusu dolmakta genzime
tepemde ne çok güvercin uçuşuyor...
hamallar, satıcılar, dilenciler, biletçiler, yan kesiciler
Anadolu'dan valiziyle çuvalıyla gelenler
seyyar satıcılar, kokoreççiler, çığırtkan dolmuşçular
ne tantanalı, ne gürültülü şehir
bense sakin, saf Anadolu çocuğu
çoktan kaybolmuşum büyülü şehrin sokaklarında
gurbete düşeli ay olmamış...
bir gün Beyazıt saraçhanede abonman bileti satıcısı,
bir gün Karagümrük'te zerzevatçı
her sektör mafya elindeymiş,
her köşe başı dolandırıcı, umurumda mı
bıçkın delikanlıyım ya, sökmez bana
yılmak yok, diz çökecek İstanbul...
ne çok limon yemiştim Fatih camisi avlusunda
gelen geçen yüzünü ekşitip başını çevirmişti
oysa ben hıncımı almakla meşguldüm
bir gün önce dolandıran yan kesiciden
Aysellll diye bağırmıştı birde, hiç olmayan Aysel'e
yalancıııı...
meğer ne çok belli edermişim bu şehre sığınmışlığımı...
hey gidi rüzgar gibi geçen günler hey,
hey gidi pembe yıllar
hey gidi bitmez sandığım ömrüm
ne çabukta savruluverdiniz,
ne çabuk talan ettiniz ışık görmez başımı
hiç de bereketiniz yokmuş vesselam...
bazen Aksaray İş hanındaki ortak büromuzda alıyorum soluğu,
ne projeler, ne hayaller üretip büyütmüştük ya hani
ne şirketler kurmuştuk holding olma yolunda,
dünya çapında markalar, para dolu kasalar...
sloganımız bile markaydı be,
Şeref Şaşmaz, Muhammed Mantıklı
gençlik işte...
ha bir de bitişik ofisteki esmer kız,
adı neydi sahi, unuttum şimdi
bir defasında evlenme teklif etmişti üstelik
"sen benimle evlensene"
ne çok utanmıştım, elim ayağıma dolanmıştı
ne de olsa saf anadolu çocuğuyum ya?
kafada Ferdi Tayfur saçı olsa da
yabancıyım böyle tekliflere,
hem daha dur bakalım,
para kazanacaktık daha,
sonrası yok,
hepsi bu işte...
başka başka sektörlere yelken açmakla meşguldüm her geçen gün,
o zamanlar demediler ki, yuvarlanan taş yosun tutmaz
Merter'deki gitarcı atölyesi de fena değildi aslında
gitar ustası olacaktım ne güzel,
az ücret veriyordu işte
oysa ben gençtim, çalışkandım
her iş gelirdi elimden
üstelik daha erkendi,
en iyi işi bulmalıydım
niye asgari ücrete talim edecektim ki, koca İstanbul'da...
en çokta overlokçu ilanı olurdu,
overlokçu ustası ne demekse...
ayda beş yüz lira kazanmak istemez misiniz?
ilana bak!
kim istemez ki,
yıl seksen beş,
iyi memur maaşı altmış lira
ilk vapurla Sirkeci'den Kadıköy sahiline
yağsız, tuzsuz, susuz,
on dakika kısık ateşte yemek
çağın buluşu,
emsan çelik tencere
on sekiz on krom nikel...
akla yatmasa da o zamanlar kapı önü pazarlamacılık
zamanla ne çok paralar verdik çanak çömleğe
bize kolay hayat yok ya,
kısmetten öte yol da yok
bedavadan karnımızı doyurmuştuk o gün
geçmiş günün kazancı...
Keçeciler caddesi, no 91/a
üst dairede laz kızı zeynep,
ablamın komşusu
onu da sonra anlatırım belki, kim bilir...
lakin şu ramazanda bir başkadır mübarek İstanbul
kokusu, güneşi, rüzgarı, sokakları, camileri
sanki her şeyiyle değişiverir birden bire,
köşe başı helva ve bostan satıcıları,
sebebini bilmediğim bir huzur dolar içime
adeta bir coşkudur, bir sevinçtir İstanbul'da ramazanı yaşamak...
şairin dediği gibi
"şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım"
sebebini bilmediğim bir huzur dolar içime adeta bir coşkudur, bir sevinçtir İstanbul'da ramazanı yaşamak.
tebriklerimle
👍👍👍
İstanbul gölgesinin de tadına aşina olduğum hikayeler şairin dediği gibi hayırlı bayramlar...
Ak sayfaya, ak satırlar düşmüş...
''hey gidi rüzgar gibi geçen günler hey, hey gidi pembe yıllar hey gidi bitmez sandığım ömrüm ne çabukta savruluverdiniz, ne çabuk talan ettiniz ışık görmez başımı hiç de bereketiniz yokmuş vesselam...''
Daha ne olsun.
Kutluyorum Selam, saygımla.
Evet gençlik zamanları ve İstanbul. Müflis olarak da bakmamak lazım o yıllara iyi ki de yaşanmıştı engin tecrübeler katmıştır yaşama. O yıllar belki de dostlukların daha sağlam olduğu, insanların birbirini daha az kazıkladığı, gelirimizin az ama insanlığımızın daha çok olduğu yıllardı. Gurbet çok şey öğretmiştir. Gözümden öyle geldi geçti anlatılanlar. Güzel de bir şiir ki hayatın tam ortasından aslında kutluyorum yürekten değerli dostumu çok güzeldi...👍