Muhtemel
Güneş guruba meyleder
Işıklar yanar
Annelerde tatlı telaşlar
İhlasla karılan aşlar
Uç uç böcekleri konar
Sofraların başköşesine
Evin en küçüğü teşekkürlerini sunar
Annesine
Şükrünü Rabbine
Bazı evler mutsuzdur , ışıklar yanmaz
Sofralara ve sohbetlere cennet rengi boyanmaz
Babası var öksüzler , annesi var yetimler
Anne ve babalarıyla otururlar aynı sofraya
Soğuk bir rutin , tanımsız bir insiyak
Minik ruhlar çorbaya kanar , şefkatsizliğe kanmaz
Işıklar söner bir bir
Yıldızlar parlar
Gecenin koyusunda sükut eder sarılar
Gözü yaşlı ruhbanlar seccadelerden
semaya şehrahlar yaparlar
Yıldızlardan ilham kaparlar
Bazı pencerelerden lakin ,içeriye dolar
Polenlerini yitirmiş
Yahut polen sevdasında yitmiş arılar
Yıldızlar söner bir bir
Fecir öncesi
Umutlar yanar
Geceden yollara düşmüş karıncanın
Bilmem kaçıncı ayağı kanar
Ve güneş doğar
Özgürlüğüne düşkün doru atlar
kimi vadilerde
Kulaklarında esaret işaretleri
Mesafeleri dört nala atlar
Ah özgür olduğunu zanneden atlar
Fani sahibinin tarassutunda
Öylesine azatlar
/Kağıttan gemilerin oyuncak kaptanları
Yelkenler fora
Bana hayatı sorma
Kimine inci sırma
Kimine koma
Ey kaptan bu kaçıncı çığlığı yorgun mürettebatın..
Kaçıncı müzmin yara/
Vakit ikindi
Ufuk sapsarı
Annelerde aynı telaş
Çocuklarda aynı sevinç ve uğraş
Bazılarında hüzün rutin
Ruhbanlar gece seyahatine meftun ve dingin
Arılar polen aramaya devam
karınca ayağında sargıyla yollara revan
Özgür olduğunu sanan atlar koşturmakta
yarından habersiz
oyuncak kaptanların kaftanlarında kan
Mürettebat fersiz
Ve bir ümit yankılanır minarelerden
Vakit akşam
"Haydi felaha"
Şair teslim olur Allah'a
Atar şiirlerini
Koşar seccadesine
"Haydi felaha"
....