Mülteci Şizofren
Gece ...
hasretinin demini vuruyor gözlerime,
tuzlar süzülüyor yanaklarımdan,
göğsüme dogru ve yakıyor üstelik...
güneş hiç olmadıgı kadar uzak,
sis kaplıyor gökyüzünü,
yasa bürünmüş akşamlar kadar alçak...
duvarların figürleri hüzün,
gözlerim çoktan karanlığa karışmış..
sokakların sessiz ıslaklığı,
yüreğini yakarcasına bastırıyor.
acı bir ses ve can yakan kokusu,
salınıyor toprağa...
duvarlar yok,
denizler uzak,
ve yer gök karanlık o an...
mülteci sevilerin çığlıklara meze olan,
kaçak buluşmaları kadar çılgınca,
anlamsız,
kara...
ve bir şizoist çıldırı kadar habersiz ,
bir okadar içten..
o anda bir ses,
ve irkiliverir bedenin,
"hastayı kaybediyoruz!"
hasta sensindir,
doktor sen..
irkilen sen..
en karaktersiz çatışmaların ortasında,
yer göke dönerken,
güneş çok uzakta,
ve bir çığlık kadar yakındır matemin..
bağırsan sesin çıkmaz,
sussan kurtulamazsın...
çıldırasıya inletir yoklugun aynaları,
paramparçadır akşamlar,
sessizce bekler sabahları...
hiç uyanmadan...
Ekim/Antalya
👧 değerli beğenileriniz ve yorumlarınız için içten teşekkürlerimi sunuyorum..
Yere göğe, sığamayan çığlıklarını kelimelerden duyuran, bu şiiri çok beğendim.
Tebriklerimle sayın şair.