Münacat
Kıyılarında bir yalnız ağaç;
Dalgaların durmaksızın döverken,
Çok korkuyor,
Yaprak düşürmekten...
...
I
Burçları arşa denk,
İhtişamlı kalelerimin,
Sütunları savruluyor!
Denize dökülüyor,
Ölümsüz neferlerim...
İliklerimi titreten bir ses yırtıyor,
Ölü toprağı örtülü zihnimi.
Göğün derinliklerinden bir ışık batıyor,
Gece karanlığı, ruh uçurumlarıma...
Simetrimde,
Su yansıları kayboluyor...
Düşüyor ellerimden,
Evvelde şen gülüşler sahibi,
Meçhul gölgeler...
Kuytunda;
Cılız bir ateş üşüyor...
II
Zerre zerre kesiyor nefesimi,
Dehlizlerinde,
Çığlık çığlığa boğuyor...
...
Geri istiyor,
Kirlenmemiş ellerini...
Od'unda;
Bir kül düşüyor...
Devasa bir korku,
Kundaklıyor,
Yeniyetme düşlerimi...
O gece,
Tüyleri ışıktan
Bir maral yitiyor...
Kehribar eriyor,
Ufuklarımda...
Tutuklu tüm söylemlerim,
Hoyrat dudaklarımda...
Bir kelime dökülüyor sadece;
Lügatlerin mana biçemediği.
Kokusu asılı kovulduğum cennetin,
Umuda uzanan, nazenin sarnıçlarımda...
iki cümle yetiyor anlatmaya her şeyi
Kokusu asılı kovulduğum cennetin, Umuda uzanan, nazenin sarnıçlarımda...
iki cümle yatiyor anlatmaya her şeyi
bu nasıl şey böyle... nasıl bi anlatım ?! çok kıskandım çok !!!😕 demek ki yetenek işte n'aparsınn😠 çok beğendimm nasıl nerden bulup yazıyosun böyle arda arda getirip Allah Allah yaaa😊
Kovulan cennet eriyen kehribar kundaklanan devasa korku üşüyen cılız ateş
çok çok güzel işlenmiş tebrikler kaleme...
kelimelere nahif dokunuşlarla unutulmayacak anlamlar yüklemişsin şair... bizede okumak düşer...saygılarımla