Musalla
Tutundu saçaklarından hayatın
sallandı dörtnala atlıkarıncada
çırpındı avazı çıktığınca
kimse duymadı figanı kanımca
sağırdı kulakları vadenin
akıp giden...
filizleri kurumuş çınarın
muson yağmuru da ıslatmaz köklerini
ecelin zehri damlamış kulaklarına
çınlayan;
//ölümün sesi//
kara bir ben böğrümde zonklayan!
kapı eşiğinden geçerken ayaklarım,
geride bıraktığım;
gizli bir sanduka içinde vasiyetim!
yaşadıklarım/yaşayamadıklarım?
kır saçlarımdan döküldü avuçlarıma
kâkülüme yapışan çapkınlıklarım
affettiğim olduğu gibi,
hiç affetmeyeceklerimde var.
götürdüğüm kefen bezinde
ak/tı düşlerim
aktı mobilyalarım
duy(g)um gibi
hançerine yenik düş(tü)ğüm
yezit zamanların...
ha bir eksik /ha bir fazla fark etmiyor günahların
her gün titrer şakaklarım kapının gıcırtısında
şizofren kırığı atılan dizlerime ağların
gözlerimi bağlamayın
zaten onlar ezelden kapandı
gönül gözü ile çağlarım
feryat- figan ah'larım
pussun!... 'korkak tavşan' gibi vicdanın
_iade-i ziyareti yok bu gidişin_
iki damla göz yaşı bıraktım arkamda
bırak onlar temiz kalsın kirletme yokluğumda
ister el salla/ istersen yuh'la
sonumuz işte bu musalla...
incilenmiş şiirin kalemini kutluyorum.güzeldi,...teşekkürler
harkulade ımgelerle bezelı guzel bır şiir..tebrık edımyorum
tekrar okudum güzel dizelerdi,sevgilerimle..