Müzeyyen
İçinde dikenli tellerin ardında güneşler
Üzerimde nağmesi var yalnızlığın
Yalnızlıktan öte...
Müzeyyen dinliyor musun
Bir meşakkatli baharın başında
Avuçlarımda düşünceler
Ve sözler
Ve unutulanlar
Hep beraber aynaya bakmaktayız
Ne bu üstümüze düşen beyazlar dercesine
Sirayet etmiş her tarafa soru işaretleri
Bir virgülü bir noktadan nasıl ayırt eder insan Müzeyyen
Acımtırak bir anının
Perşembe
Yahut pazartesi olduğu hangimizin umrunda
Kırıkları toplanmamış bir camın
Hangi yüzüne bakabilir ki insan
Geç bunları Müzeyyen
Loş bir aydınlıktan öte değil benim sınırlarım
Gençliğim, yaramazlıklarım olmadı benim
Şiirlerim var sadece
Benden bağımsız
Ağlamak
Dikenli tellerin ardında olanlara
Ve geride kalanlara
Ve de gelecek olanlara ağlamak
Nasıl bir çaresizliktir Müzeyyen
Bir sanrı düşün ki
Tesellinle kâbusun aynı terazide
Dengeye durmuş bütün duyguların
Sense bir istasyon kadar eskimiş
Kararmış düşüncelerinin islerine bürünmüşsün
Saatler ilerliyor Müzeyyen
Kafamda kurduğum onlarca senaryodan
Birini işittim sadece
Belim bükük
Buruktu bugünlerde dudaklarımdan dökülen
Sen, ben ve yalnızlığımız
Ne güzel bir grubuz böyle
Kalsın
Bu gece de korkmayalım
Kuru sıkı bir rüyadan nedir bu çektiğimiz
Kalsın Müzeyyen
Uzaklara bakalım
Tellerin ardında olanlara
Maviye ve bulutlara
Ve şiirlere bakalım biz
Sevdiğin bir yer olursa
Söyle inelim orada Müzeyyen