Naftalin Kokulu Anılar Sandığı
NAFTALİN KOKULU ANILAR SANDIĞI
Yağmurlu bir kış akşamında,
Anılar sandığını araladı bir anda.
Ne çok anları saklamış,
Ne değerli sevgileri korumuş
büyük bir ihtimamla.
Naftalin kokuları sardıkça
loş ışıktaki bordo kadife perdeli odayı ,
Sahneye çıkıverdi oyuncular,
Canlandılar birer birer,
sanki hiç yitirilmemişler gibi.
Geçmişi gözlerinin önüne getiriverdiler,
Sevindirdiler ,
o özlem dolu masum yüreği.
Yüreğinde bir telaş ,
anlatılması güç bir heyecan,
Başroldeki yerini almıştı bile çoktan.
Kah kendisiyle ,kah geçmişle yüzleşip,
Ne güzel günlerdi diyerek ,
Her anını paylaştı ,
Bir elin parmakları kadar az
o çok değerli can dostlarıyla.
Kokusu hala burnunda,
Tadı hala damağındayken,
Hiç yaşanmamış
bir masal ;
Sanki hiç bitmemiş bir şimdi gibi,
Taptaze,dupduru
Karşısındaydı hepsi,
yaşanmışlıklara meydan okurcasına,
çılgın ve bir o kadar da nemli.
Soluksuzca anlattı,
Nefes bile almadan konuştu belki de çoğu zaman.
Ama anladı ki!
Yaşanılmış ,
o tekrar tekrar yaşanılası anlar ,
Yazılmış satır satır yüreğinin her bir karesine
Kazınmış yüreğinin en mahrem derinliklerine,
Ve aslında ,
kapağını araladığı anılar sandığının kapağı ,
Hiçbir zaman kapanmamış
Duruyor taptaze ,
Yeniden yaşanılası
o eşsiz güzelliğiyle.