Namurad
Gördün mü?
Düş celladının biçişini ceninleri,
Nasıl da kosa vurulur,
Sırlarını sere serpe döken filize,
Hem de;
Güpegündüz, göz kamaştırıcı bir güvende.
Buna benzeyen bir şeydi, gözlerim yandı.
Gözleri olmayan kalabalıklar sıklaştırmışken safları;
bir adım daha, bir adım
Ben;
Bunca dalışa değer miydim bilemem ama
Neredeyse görülmeye hazır bir düş gibiydim,
İpeklere serilen huzur kurdelalı papatyaları öpmeye lâyık,
Safrasından düştü ellerim heyulanın...
Tazeliğim burnumun ucundaki çiçekten buharlaşırken,
Neredeyse görülmeye hazır bir düş gibiydim,
Ama
Görülmeye değer miydim bilemem.
Çünkü
Belli ki; ...
Bilinmeli ki;
Ben; dingin bir yazın koynunda aldım ilk nefesimi,
Oluşabilmenin gürültülü çığlıklarına tezat...
Adı konulmamış sanıları tutturdum,
Dilimin her yanı tüy, bitik çehrem,
Seyrek sakala vurulan jiletten aktım,
Ne ders almaz yoksulmuşum ki;
Sağırlar ülkesinin sarayında da düşük çenem.
Döndüm;
İki ileri bir geri,
Döndüm de kendime baktım,
Yine,
Önlüğüm yırtık, annem kızgın.
Rûyalarımın tersi yüzüm, yastığım sırılsıklam,
Tavrıma bıyık altı gülüşür baykuşlar, belim iki büklüm.
Boğazıma kadar yükselen bir iç yanması,
Müttefikler külliyen hudutlarımı sararken,
Avuçladığım toprak serap sapması,
Hayal yanılsaması hülâsamın yankısı,
Tecessüs, silsilemin yutkunamayış şarkısı,
Ufuklarımı her cenahtan saran uyku sanrısı,
Gökdelenlerdeki sivri kibirle,
Barakalardaki alçak hiçliğin arasında yitirilen tanrıların travması.
Öyleyse, deyip;
Kulplarımdan tuttuğum gibi kendimi;
Döküyorum,
Uyku kalbur,
Ben bir bakraç su.
Neredeyse,
Neredeyse görülmeye hazır bir düş gibiydim,
Ama,
tebriklerimle toprağım
az kalmış neredeyse.... güne düşen şiir ve şaire selam olsun o vakit
Nasip olur mu acaba murada ermeye şair bilinmez tabii ki de dediğiniz gibi ama işte, Çokça tebriklerimle