Ne İdüğü Belirsiz Hayat
Ne idüğü
belirsizdir hayat...
Kimi zaman bir çift göze,
bir çift avuç içine
hatta ufacık bir bene
sığdırırsın koca hayatını...
Lakin gider.
Başka gözlerde
büyür o gözler,
başka ellerde terler o eller...
"Benim ben'im"
dediğin senin olmaz.
Tutamazsın...
Ee bitti mi şimdi hayatın ?
İlk,
"Bu muydu ulan yaşamak ?" dersin..
Sonra,
"Kendine gel,
bu yaptığım kendime ayıp,
kendime bu yaptığım,
anneme ayıp !" dersin.
Unutursun...
Ne idüğü
belirsizdir hayat...
Kimi zaman bir
kahvenin telvesine
sığdırırsın koca hayatını...
Kırk yılın hatrı
"dostum benim" dersin.
Kırk gün geçmeden
o fincanın kırığını
sırtından çıkarırsın.
Senin fincanın, güven iken
diğeri pusuya geçmiş
bir hançermiş meğer.
Saplanmayı bekleyen...
Anlayamazsın...
Ee bitti mi şimdi hayatın ?
"Hayat bu mu yani ?" dersin ilk.
Sonra,
"Bıçak yarası elbet
kapanır, vicdan yarası
asla, banane o düşünsün" dersin.
Devam edersin...
Ne idüğü
belirsizdir hayat...
Kimi zaman küçük
bir banka sığdırırsın
koca hayatını...
"Yalnızlık" dersin onun adına.
"Gözyaşlarımdan, sigaramdan
ve bu banktan başka
kimim var ?" dersin ilk.
Değildir halbuki.
Karşında sana
bakan deniz seninle,
yukarıda seni izleyen
gökyüzü seninle,
hatta gökyüzü ve deniz
ile birleşen ufuk bile seninle,
yanına kıvrılan kedi,
kurduğun hayal,
umudun seninle...
Sonra anlarsın...
"Yanımda olmasa da
önümde beni bekleyen
parlak bir gelecek var,
onu söndürmeyeyim be"
dersin.
İlerlersin...
Hakikatinde bu küçük
şeylere sığmaz senin hayatın.
Kocaman bir
gökyüzünü kaplar hayat.
Gökyüzü olabilmektir hayat.
Maviyle, beyazla kaplanmış
bir gökyüzü...
Mesele,
yağmur yağdı,
mavim gitti
sadece bulutlar kaldı bana
diyerek gökyüzüne küsmek değil.
Mesele,
yağan yağmuru kabul edip
giden maviye "eyvallah"
deyip sana kalan o
beyaz bulutu, temiz, yeni bir sayfa
olarak görüp
tekrar kullanmasını bilmektir.
Hayat,
yağmur yağdı diye
giden maviye üzülmek
değil, yağmur elbet dinecek.
Hayat,
o kalan beyaz sayfaya,
yeni maviler çizmesini
bilmektir...
Güzeldi tebrikler