Ne Yazık

Siz, boyası akmış ve yüzü tanınmaz hale gelmiş sahte insanlar...
Dinleyin...
Yüzünüze bakmıyoruz artık, sevmiyoruz..
hatta, gözümüz biryerlerden bile ısırmıyor sizi...
Siz kimsiniz ?

Siz, cigeri beş para etmedigi için kimsenin cinsel organlarına bile bakmaya teşebbüs etmedigi,
Üçüncü sınıf insan müsvetteleri...
Yüzleriniz o kadar sahte ve yabancı ki artık,
Sizleri tanımayıp, kalplerimizi ve yüzlerimizi kazımaya çalışıyoruz tekrardan hafızanıza...
Ölüm kadar çekici diye bedenleriniz...

Siz, çocukları aşk ve dudaklarınızla kandırıp, sahte cennetinize kaçıran sokak kadınları...
Yüzünüz o kadar soluk ki ve o kadar yalancı...
Ve ucuz o kadar bedenleriniz...

Biz kalp kırıklarımıza yanarken,
Saç kırıklarınıza üzülecek kadar,
basitsiniz....

Dinleyin,
Tam ellerimizin ölçüsüne göre mi hala beliniz ?
Hem biz, iyi ele geliyorsunuz dedik...
iyi geliyorsunuz...
Gidiyorsunuz degil...

Bunları okurken, gülebiliyor musunuz hala?
Acı çektirdiginizi düşünebiliyor musunuz?
Ne yazık..

Siz, aşkın dokunulmazlıgına el sürmek isteyen emek hırsızları...
Küçük bir çocugun kanayan dizleri kadar can yakacagınızı
Ve kanasak bile, izlerinizin kalmayacagını,
Hatta bunlara degemeyecek kadar küçük oldugunuzu boyunuzun,
Hatta ve hatta bir daha hiçbir aşkın belinizden kavrayamayacagı kadar zayıf oldugunuzu,
Anlayamıyor musunuz?

Hepsinden önce,
Hala tavan aralarında,
Kalkınca sabahları, tam o komidinde olan,
Telefon ekranını her actıgımızda,
Ve her kapattıgımız anda gözlerimizi,
Karşımıza çıkan o el,göz,agız,burun,saç..
Yani bütün olarak karşımıza çıkan o sürrealist fotograflarınız...

Onları aslında hastalandıgımızda,
Çıktıgımızda ateşimizin,
Baygınlıga ramak kala,
içimizdeki mikropları dışarı atmak için...
Yani o anlarımızda kusmak için baktıgımızı fotograflarınıza,
Hissedemiyor musunuz?

Ne yazık..

11 Aralık 2011 71 şiiri var.
Yorumlar