Nefes
Ruhun göğsünden alıyor nefesi
Kandillerin üzerinde gölgeler
Her yeni gün
Kendinden öncekini eskittikçe
Gençleştiği yanılgısında olan, zaman değil!
İhtiyar bebeklerdir en çok
Toprağa işeyen kemikleri
Ufalandıkça serpiliyor ağaç kollarında
Senin göğsün o!
Hani koparılmış
Tarih ciltlerinde yaşayan
Ve bu sayfaları yerden kaldıran eller
Senin ellerin!
Medine açmış yollarını, ince kanatlı bir yaprak
Hicretini konuşuyor hâlâ, kendi aralarında develer
Ne kadar da cüce: oradan oraya kımıldanmakta beşer
Süleyman'ın kaldırmasıyla kavanozu
Bir karınca konuşur o günden beri
Aynı karıncadır, aynı yaştadır
Aynı sözlerdir
Aynı çarkın en ucunda...
Kesik göbekleri fırlak
Tentürdiyot rengi kanı söndüren yarım göğüs
Ruhuna nefes vermeyi unutmuş,
Beyaz bir bağ içinde
Giyindiği et-'ten' kıyafeti-ni soyunmuş
Yıllardır kendini çağıran isim taşa kazılı
Ruh, amelden kokluyor ahiri
Yağmur çiseliyor, dikildiği kundağında
Ruhun topraktan alıyor nefesi
Üzerinde serpilen, ağaç kollarında
Halime Erva KILIÇ
Tentürdiyot rengi kanı söndüren yarım göğüs Ruhuna nefes vermeyi unutmuş, Beyaz bir bağ içinde Giyindiği et-'ten' kıyafeti-ni soyunmuş Yıllardır kendini çağıran isim taşa kazılı Ruh, amelden kokluyor ahiri Yağmur çiseliyor, dikildiği kundağında Ruhun topraktan alıyor nefesi Üzerinde serpilen, ağaç kollarında
güzel bir şiirdi..
tebrıklerımı bırakıyorum