Nefes
nefesin sesleştiği kof sığlıkta
göğü yokladı dalgınlığın isi..
kaldırımların yüz doğurduğu yolda
mahşer itilişi/
öteki bir yalnızlığa buz salkımı.
eğreti değişmenin ninnileştiği kesilmelerde
ayaklarım hâlâ iyiler
gözümün öz yangınında havada eriyen çocuklar
suskunluğun yatağında bilmez yaşımı
döner gidenlerin sofrasıyla başımdaki uykuya
Ki,
karanlığın renkli kuşlarla uçtuğu seste
boşluğa ısmarlanan evler
hayallerin peşi sıra...
silinen zaman saatlerinden sakınıyorum denizleri
gün akşamlara yanaşan gülün içimdeki hüznü
sancılı sayıklamalarla yüzümün göçebesinde
dışarıya çıksa şehir
dağılır korkular bir hayli uzağa
ilkin yağmurları alırım ellerinizden
bir Annenin ağacına..
sonra küçük depremleri omuzlardan
açılır yollar aklımın ayarındaki yokuşa
kızışır kendime bakan sağanaklar.
ey kentin gürültü kokan aynası
düşde ve dilde sağ bir yüz..
ölümü yendiğimizde
İyidir yan yana olmamız
çünkü,
kırık gülüşlerde
hep birşeyler eksik
karanlığın merdivenleri sabaha çevrildiğinde
düşecek düşmeler
en derinlere
Ve
kalkacak ortalık rüzgâr geldiğinde
ellerimizde boş kafes.
......
Soluk soluğa koşuşturan imgeler. Hepsi de bir yaşamsallığa denk düşüyor.
"ilkin yağmurları alırım ellerinizden bir Annenin ağacına.." naif dizelerin derinliğinde ne güzeldi şiir. Kutlarım kaleminizi Tülay Hanım.
es veremediğimiz nefesti geceye imbiklenen imgeler ve yüksel dik çe tül e değdi ay