Neydi Meâli Aşkın
..... ........
Ki
kader diye Sen yazılmıştın çivilerle
Sağlı sollu asıldığım avuçlarımın çizgilerine
İsminin yâd dillerde her telâfûzu
Çıplak sırtıma inen yağlı bir kırbaç izi
Vahşinin mızrağında çırpınan hürriyet aşkına
Çöl ortası bir kancıklıkla
İç organları boşaltılan sahipsiz bir cesedim şimdilerde
Ayakkabılarınla girdiğin mâbedimden
Kendini ç'aldığından beri...
Kaç fetret bu bendeki aklımı ziyân eden
Kaç yetim suskun söylem dudağıma pay ettiğim
Kibrit alevinde yandım
Külün yağmurunda ıslandım
Z'amanı saatlerin insafsızlığına bıraktığım günden beri
Kara bir çarşaf gibi gözlerimin seyrini vurdu hasret...
Aklımın sûruna bu kaçıncı üfürüşü İsrâfil'in
Yırtarak göğsümün kabrini kaçıncı dirilişim
Sürüngen sevdamı sürüyerek peşimden
Ve
Düşürerek kafatasımın döletinden hasretin ceninini
Nefhâ-i Fezâ'dan Nefhâ-i Sâik'e
Üzerine gök devrilen toprağı
Ve
Bu topraktan fırlayan ûcûbeleri kaçıncı silkeleyişim üzerimden
Ve koltuk altımda Senim
Sevabım
Günahım
Levh-i Mahfûzum
Yine Seninle haşrolunacağım biliyorum...
Aşk neydi...
Red-i âzâd bir kölenin hürriyet düşcesi belki
Bir serçe yavrusunun ilk uçma denemesi
Çaresiz bir hastalığın deva bulması
Belki de aşk ölüme memnun bir biçimde gitmekti
Bazen gece vakti
Her hangi bir saatte dışarı çıkıp
Kaldırımlarla hasbıhal ediyorum
Necip Fazıl'ın kaldırımlar şiiri düşüyor içime
Alabildiğince senli aşkla dolup
Amansız bir halde y ü r ü y o r u m
Ayaklarımın altında ezilen kaldırımlar mı
Yoksa kaldırımların altında ezdiği ben miyim, bilemiyorum
Yüreğimin sökük yerinin tek dikişiyle
İlikleniyorum sevdana Sevgili
Ezberleyebildiğim tek Aşk tarifiydi bu
Anlamadın...
Aşk neydi...
Çerçevesi kırışmış gözlerine
Yırtmacı derin
Sivri topukları üzerinde kırıtırken tökezleyen geceyi giydiren
Yıllanmış bir şehirde bir Birbaşınalık mı
Çırılçıplak bir hasreti uzatıp sol yanına
Ve
Giderken
Yüzünde bıraktığı yüzünü alıp elleri arasına
Yasaklı okşayışlarla uyutmak mıydı yastığında...
Aşk neydi...
Solunumu yetersiz yıllarımın
Astım kasılması öksürük nöbetleri de
Ya da ilk çeyreği bana ait ömrümün
Tüm geri kalanlığıyla bilâbedel satılışı köle pazarında
Piramit heybetli Züleyha' nın
İçimin kuyularına çarpa çarpa kırılışı parçalanışı say sevdamı
Bir varmış-Bir yokmuşla kazıldığım kitabelerin alnına
Işık tutan gölgeni de katarak hesaba
Düşüncelerine attığın körleme bir düğümle
Anla
Derisi yüzülmüş içimde çatlak ayaklarıyla dolaşan acıtılmışlığımı...
Zülfikar'ın 2 yüzünde inleyen bir ahh'la
Aklımın zındık bataklığına saplanan
Uydurma tanrıların tutsaklığına
Gönüllü bir râmla
Çeyreğine varamadan güneşi söndürülen bir ömrün
İçinde büyüttüğü ferfecir bir kıyâmla
Yeniden sana diriliyor
Bir daha sana diriltiliyorum
Bu kadar yandığım yeter Câhim'de
Anla
Şefaat-i Aşk ol artık bana...
Dudaklarımın kıyısında solgun kahkaha sabrı sarılığı
İliklerime kadar damarları tıkalı kireçlenmiş sevda yorgunluğu
Ya da sarpa saran kör bir aşk çıkmazlığı
Avuçlarımda titrer mevsimsiz açan kırmızı karanfil
Hayal ötesi düşlerim fısıldar -dur der hep derinden
Zühre yıldızın dönsün gecelerimin Gizem'ine
Monark bir düş sultasına râm olsun benden ötesi
Boz bir deli yel essin
Lodos çöksün has bahçemin çok yıllık Küstüm Çiçeği'ne
Çatırdatarak kemiklerini
Kaburgasından doğurulduğum adama
Karın boşluğumda ismini sayıklayan ağzı açık yaraya
Verdiğim nefesimin yolunu keserek
Beni kendi tükürüğümde boğmaya yeminli soluduğum havaya
Ve
Genzime takılan aforizmal yalana
And olsun ki
Artık anlamayacağım seni
Turnaların tellerinden almadığın selamlarımı
Söküp ah-ı ahvalimden
Mühür diye sıkıncaya kadar beynine sevmelerimin...
Sen de Anla...
..... ........
NURETTİN ÖNDER & ZEHRA ŞAHİNALP
Aşk bu yüreğimizden hiç eksik olmasın zaten o azaldı mı ya da yok oldu mu insanlıktan çıkarız...👍
Yürekten tebrikler Zehra hanıma...