Neyzen'in Neyi
Büyük üstad Neyzen Tevfik'in başından geçen bir anekdotu elimden geldiğince paylaşmak istedim,saygılarımla...
Saatlerden yine akşam
Karanlık bir sokak,
sokak içinde adressiz bir meyhane
Üç beş kırık masa
masalardan biri ayrılmış üstada
Kahreden bir keman sesi
her yan arak kokusu
Beklenmez bir şey
Muhabbet kalbur üstü
Derken
Siyah takımlar içinde bir delikanlı
Mintan kolalı,
bir elinde ney kutusu diğerinde asa
Gelip çöktü öylece üstadın masasına
Meyhaneci Agop...
Usulca yaklaştı gence
Delikanlı diyerek hemen başladı söze;
Burası üstadındır
Bir yetmişlik rakıyla oturur daim gece
Kanı sıcak o gencin
Hışımla kalktı gergin
Merakımı affedin üstadınız kim sizin
Neyzen Tevfik dedi Agop
Çocukta bir tebessüm en büyük neyzen benim
Birden
Üstad girdi içeri
Oturduğu yer doluydu
Agop'a seslendi işaretle
Zararı yok
Otursun dedi,söyle gence
Karanlık bir köşede istedi yetmişliği
Başladı demlenmeye
Delikanlı geri kalmaz daldı gitti kadehe
Sessizlik içindeydi meyhane
Birden aldı neyi eline
Başladı üflemeye
Herkes şaşırdı kulak verdi o yanık sese
Delikanlıydı bu
Taksim güzel giderken bir yerde sustu tını
Arakın etkisiyle tıkanmışı nefesi
Karanlığın içinden bir ses yükseldi arşa
Üstadın neyi yoktu
Hangi ney kalktı şaha
Herkes merak ederken
Genç neyzen elini koydu başa
Üstad arakı içmiş şişesini ney yapmış
Şişeye üfleyerek taksimi şahlandırmış
Delikanlı utançtan yerinde donup kalmış
Üstad için affetmek en büyük fazilettir
Neyzen olmak emek ister
Zor olan asalettir.