Nice Acılardan
yüzünüzü hüznün yalımı kaplıyor
daha bir tedirgin yürüyorsunuz
ayrılıklar kolay onarılmaz mı
bazı sevgililer tasarlardınız, kavuşulamaz
öpülemez kaşlarının bitişiğinden
-pes etmemek yine onurunuzdu-
yürek çarpıntılarıyla damıtırdınız onları
kireç badanalı evlerden kurulu mahâllelerde
piyangocu öğretmen hamal bestekâr
kaç katmandan insanını sevdiniz
boğumlu bir keder olan bu kentin
kadıköy'e açılırken bahar günleri
konuştukça genişlettiğiniz o güvertede
soykütüğünüze ilişkin şunlar bilinir:
-neresinde olursanız olun türkiye'nin-
atılgan, yurtsever, dehşet küfürbaz
çavlanlar sınıfının safındasınız
nice acılardan gâlip ve kumral çıktınız
pusulanız mâdemki göğün güzelliğidir
üveyik kanatlarını da nakışlarsınız
somut dolaysız tökezlemeden
yaşadıklarınızı iyice özümlersiniz
anlamından sıyrılabilir gitgide uzun söz
şeftâliler çiçeklemeyegörsün
ayrı yerlerde de kol kola ölürüz
(*): Devinim, Mayıs 1984