Nihavent'teki İlk Göz Yaşları
'Şiir olmayı bekleyen nice kelime var aklımda
Şımarık çocuklar gibi oynaşıp duruyorlar zihnimde
Kırmızı etekli beyaz çoraplı küçük bir kız çocuğu mesela aşk,
Ve mavi çizmeli bir oğlan ayrılık
İlk dizeye koysam göze çarpıyor aşk son dizeye gelse kan gövdeyi götürüyor.
Ortalarda çizmeleri kirleniyor çer çamurdan
İp atlayan Yalnızlığın ipi dolanıyor ayaklarına
Olmuyor...'
Hicaz makamından Yemen'e kadar canım acıyor bu aralar
Yarım kalmış onca şeyin yasını tutuyorum yeni yeni
Ve anlamaya çalışıyorum bu sebepsiz sara nöbetlerini
Öperken içime çektiğim kokun şimdilerde burnumu sızlatıyor
Ve yanıma aldığım eşyalar yol uzadıkça daha da ağırlaşıyor
Ağır bir buselik makamı oturuyor dudaklarıma
İlham aldığım her şey intikam alıyor zamanla
Çıkıp yüz yıllarca kaybolasım var da...
...
Büyük bir çığlık kopuyor düğüm attığın yerden
Dikişleri açılıyor hayatın ve kan revan oluyor her yer
Her yer zamanla sen oluyor...
En çok yaşamdan sıkıldığımda âşık oluyorum bu aralar
Küçük masallar yazıp anca kendimi uyutuyorum
Ve sonunu duymadan uyuya kalıyorum çoğu zaman
Küçük kırmızı elbiseli beyaz çoraplı bir masalcıyım ben
Her masalın ortasında sebepsiz kovuluyorum
Ama ben bu aralar en çok annemi özlüyorum.
Güzel bir biçim
Okuyorum şiirlerinizi
Sevgiyle kalın...
Hayatın içinden dolu dolu yaşanmışlıklar. Güzeldi Burcu hanım sevdim bu şiiri...👍