Nutku Tutulmuşlara Nutuk!

«Kısacık bir rüyanın özeti olan bu uzun şiir, okunmamak üzere yazılmıştır...»


Uykusuz gecelerin kan kokan rüyaları, soğuk, terli,anlamsız...
Hep şarkılar gelir dusume ,müzik dinleyerek uyurum çünkü.
Bir rüzgâr guluyle soylesirim, ipissiz bir çölün ortasında;
Hayat ufler bana o, gençliğe hitabe okur.
Yağmur içmek isterken ben kana kana,
Gökten alkol yağar sansima bir ikindi vakti,
Her yanim batmis kana...
Ansizin kizil sakallı bir ihtiyar çıkar karsima,
Beyazmis onun da sakali,kanamis sonra.
Kapa gözlerini ve bak der hayatına,
Ruzgarin ugultusuna ruhumun suskunluğu karisir.
Ben zamanın muhasebesini yaparım,
Derken takvimler deniz olur önüme serilir,
Sahilde bir sarhos olurum,
Sabah olunca ilk bana günaydın desin diye martılar çığlık çığlığa.
Salkım söğüt ağlarım,
Tetris oynarken metrisin önünde bulurum kendimi.

Derken deprem gibi bişey olur, kum gibi ufalanır dunya.
korkarım, korkudan ölürüm belki.
Hemen aklıma ilk gelen duayı, amentu yu okurum.
Belki icimde olen çocuk cennete gider.
Akdenizin ufkuna doğru bakarken akla karşı tezler sunarim,
Aşktan bahsederim daha ne olsun, aşk kirintilarindan.
Bagdatta bir kafede otururken bana babamdan hatıra kalmayan sazla oynarım,
Bazı yalanlar soylerim, hiç kimse bilmez.
Ben benden geçerim, bildiğin gibi değil.
Bir bakmissin 33 yaşında dogmusum 20. yüzyılın tam ortasına.
Özgürlük emek ister derim,
Laga luga yapma lan derler.
Ama olsun buyuyorum ben de bunu böyle bil.
Celladima bile gülümserken son sözüm,
Sen de başını alıp gitme olur.

Ama olsun be, ışte geldik gidiyoruz dedi bizim cem,
karacanin reklamını yaparken, hani şu senin takım elbise aldığın.
aman allahim, çıldırmak uzreyim!
soyle bana ne yaptın çocuk?
bana özel bir melek yollamistin cennetten,
hani her aşkın bir şarkısı vardı.
şimdi nereye gidiyorsun bu sonbahar vakti,
sonbahar geldi diye ayrılmak zorunda miyiz.
senin tanrının elleri de mi var yoksa.
çok korkuyorum, çok titriyorum...
ahhh!!!
uykusuz gecelerin kan kokan rüyaları, soğuk, terli,anlamsız...

Cemiyette pisiyoruz olum biz,
Sen de çek cezanı gel hemen halkamiza.
Toplum sözleşmesini imzalamadan önce anlatmaliydik bunları halkımıza.
Hassiktir!!!
Coban yıldızına çıkar intihar ederim daha iyi.
Sen de cark-i felekle dönmeye devam edersin dişlerinin arasındaki cesetle.
gitmem gerek bu şehirden anlıyor musun?
Gönül kuşuma bindim, gönül dağından gidiyorum,
Ah, aman aman keyfe bak sen!
Kafam leyla, sigaranin dumaniyla kamufle ediyorum kendimi mecnun bulmasın diye.
Hemen de inandin ha!
Dedim ya gönül kuşundayim, bulutların arasında, ucuyorum mutluluktan,
Bal damlıyor ağzımdan di mi, op istersen...
Derken Mecnun çıkiyor ansızın karşıma,
Burası diyor, son durak, durmalisin.
Duramadim ama Kıramadım da onu, atladım gönül kuşumdan düşlerime doğru.

Ayvayı yedik lan, ele güne rezil olduk.
Sıratma bi de piskin piskin,
Eski sevgiliye esenlik bildirisi yayınlar gibi.
Sen gozyaslarimizi bitti sanarken sen, ben evrenden geçiyordum.
Ama gidemem bu tiner kokan şehirden, sen gel gizli gizli.
Taksi parasını ben veririm, gündüz tarifesi yazarsa.
Gelmicek misin, bu aşk burada biter o zaman, hoşçakal.
Aman neyse sen yine de onu alma tamam mı beni al.
Hasretleri sevmem çünkü ve ayriliklari.

İstanbulun karın agrisindan ben de nasiplendim,
Tesbih sallıyoruz biz iki yabancı
Onlar aşkını notere onaylarken, kanla kirlenmiş bir evrakta.
Ne dim ki mektup yaziyorum ben de, iyi günler diliyorum karlı bir gece vakti.
İstanbulun geceleri var bi de, esmer günleri.
Biz de her gece kayıp kentin yakisiklilari olarak kaybedenler kulübüne gidiyoruz,
Mesnevi dinliyoruz orda. Maskeli balo yani.
Kerkük zindanlarinda çürümüş kirli yuzlu melek suretinde herkes.
Birden ihtilal mi oluyor ne,
Sakin ol canım yok bişey ordu iktidara el koymuş yine.
Biz de askercilik oynuyor,
Renkli ruyalar otelinin kapısında nobet tutuyoruz hep 19 yaşında.
Vakit geçsin diye de iskambil kagitlari,
Arada bir mataramizdaki tuzlu sulardan iciyoruz.Denize dalıyoruz sanki ama vurgun yiyoruz.
Lanet olsun, yine kan!!!
Uykusuz gecelerin kan kokan rüyaları, soğuk, terli,anlamsız...

Benim yine de hala umudum var,
mazeretim de tabi,
Omür boyu yalnizlik mi olur olum?
Masal hepsi masal,neymis monna rosa, öyle aşk mi olur.
Üşüyorum reis, nefes nefeseyim nerdesin sen.
Nolur gel, kerem gibi gel.
Bi de hayati iskalamayalim.
Şu yalan dünyada milyonlarca organize işsiz varken Biz caddelerde rüzgâr oluruz ancak.
Henüz 17 yaşında 14 bahar geçirdim ben.
Ziyankarliga gerek yok çünkü.
Yazın penceresiz camlarda annemi beklerken,
Resmindeki gozyaslari lale bahçesine yağar rüzgârın şarkısıyla.
Sana bakmak kör olmaktır papatya,
Şimdi sen de gidiyorsun ya bu sürgün ülkeden,
Aynalar yolunu kessin emi, tahrik etme beni!!
Bir tamirci çırağı olabilirim, bir fahişe olabilirsin, anlıyor musun!
Çoktandır nedensiz yalnız da olsam, sana elveda demeden sürpriz yapmam hiçbir yalnız kalbe.
Gündüz düşleri görebilirim çünkü güzel bir gün ölmek için, degil mi?

Hiç kimse bilmez kardelenlerin maviliginin, Kelimelerin renksizligini neden kıskandığını.
Bu bozuk motosikletle çok doktora gitmistim ben senden önce.
Neden mi?
Çok ekmeksizdim, paramparcaydim,
Hiç konuşmayan kedilere sessiz ellerimle alkış tutardim.
İki elin de sesi yok, senin elin değilse biri
Sus konuşma anarşist anarşist,
Yağmur yağıyor diye öpüşmek zorunda değiliz.
Hadi iki çocuk gibi ucurtma ucuralim soluk soluga kalalım.
Vur sen beni, bi kere de kötü sonla bitsin güzel hikayeler.
Yeter ki rüyalarda buluşalım....
uykusuz gecelerin kan kokan rüyaları, soğuk, terli,anlamsız...

01 Mayıs 2013 99 şiiri var.
Yorumlar