O
Çok sallanan yaprakların düşlerine kazındı
Kara kazanlardan çıkan kokular
Eğilip sessizliği aradı yıllar boyunca
Doğduğunda lanetler okunan adam
Çıkıp yasladı kendini
Sokaklarından pislik akan şehrin duvarlarına
Güzelliğini aradı mikroplaşmış ruhunda
Yıllarına, insanlığına bulaşmış nefret
Gün geldi dayandı kapıya
Çektirdiklerinden arınmak istiyordu şimdi
Karadeniz ayaklarının altında
Dakikalar geçti başının üzerinden
Hayatlar akıyordu, tüm yoğunluğuyla göç başlıyordu
Tek geçiş noktasına parmak izini bastı
Ondan başkası görmeyecek ve bilmeyecek
Döndü; aşka birkaç kelime yazdı
İzleriyle gömülecek yaşantısı
Kelimeleri şimşir kadar sert
Anlamları kalem kadar keskin
Kırıldı kalemi
Kırdı yani
Kimseye danışmadan kendi demokrasisini kurdu
O ne dese o olurdu buralarda
Uyandırmaya gelmişlerdi tanımadıklar
Tanıdıklar çok uzaklarda
Hem bu dili bilmiyordu o
Gizemleriyle süsünü toprağa bırakıyordu