O An

Kum saatini izlerken dalmışım
Elimde soğumuş ikindi çayı
Yorgunluk muydu üzerime çöken
Yoksa kara bir bulut mu sakladı güneşi
Bilemedim...
Bazen karşılık bekler insan
Yüreğinde severken bir başkasını
O da öyle düşünüyor diye
Yabancıl umuda kaptırır gönlünü
Oysa bir vakit vardır
O an deprem gibidir belki
Sarsıp yıkmakla kalmaz
Sel olur götürür
Tozlu sokaklarda unutulmuş düşleri
Hani bir tek yay vardır ya
O bekleyen üç ok için
İnsanda öyledir aslında
Yalnız başına kaldığı vakit
Kabulün ve reddedilişin
Kendisine bağlı olduğunu
Seyircisiz yazdığı
O tek kişilik senaryoda fark eder
Sonra siler tüm anılarını
Bir ağacın yapraklarını dökmesi gibi
Nasıl ki üşüyorsa kışın ağaçlar
İnsanda üşümeye başlar
Kendisini maziden soyutladığı vakit
Şimdi batıyor usul usul
Gözlerinde tebessüm aradığım güneş
Uyanırım yarına
Belki bir yağmur kokusu kadar hafif
Belki de bir gece kadar uykusuz
Bilemiyorum...
Kalkıyorum oturduğum yerden
Kum saati döndürülmeyi bekliyor
Ağırdan dokunuyorum rüzgara
Ve unutulmuş çayla beraber
Gömülüyor etraf o eski sessizliğine
''Yalnızlık bir ayna gibidir
Karamsar da olsa iyimser de olsa
Bile bile reddedemezsin
O anın gerçekliğini.''