O An...
Susmak belki de, en olmadık zamanda gelen serinlik bazen
Bir Kasım ayının verdiği hazzı verebilmek sevdiğine
Islak bir caddenin kuruyan yaprağı olmak, sarı ve bulanık
Puslu penceremi elimle sildiğimde karşımda görmek gibi duru,
Saklı sevdamın birden ortaya dökülmesi gibi gerçeksin
Ve bir an susmak, belki de her şeyi anlatan o an?
Söyleyebilmek belki de, en kahraman bakıştan daha öte bazen
Bir menekşenin hüznünü gösterebilmek sevdiğine
Kör bir bıçağın keskinliğinde kalmak, garip ve soğuk
Nemli gözlerimi kınalı ellerinle siler gibi helal,
Terli ve karanlık bir kabus sonrası uyanmak kadar mavisin
Ve birden söyleyebilmek, belki de her şeyi o an?
Yaşayabilmek belki de, seni sensiz kabul etmekten daha beter bazen
Bir karacanın gözleri tadındaki geceleri anlatabilmek sevdiğine
Karlı bir sonbaharın çimen kokan toprağı olmak, beyaz ve şeffaf
Tahta bir beşikte bebeğini sallayan çocuk kadar temiz
Geri kalan ömrümün her soluğu kadar benimsin
Ve bir an yaşayabilmek, belki de Cenneti o an?
Ölebilmek belki de, bir kefene sarılmaktan daha anlamlı bazen
Yediveren gülünün tomurcuğunu koklatabilmek sevdiğine
Gökyüzüne açılan eller kadar nurlu olmak, sakin ve samimi
Toprağıma damlayan gözyaşınla ıslanmaya hazır
Gamzendeki çukura gömüldüğümü bilir gibi huzurluyum
Ve bir an ölebilmek, belki de seninle o an?