O Zaman Yakışırdı
susarken
ki dudaklarım
çürük bir tat yılıştırıp çehremin gün aşımına
bir gece daha başlıyor
efkarı zamana
içmeli mi
tekbir mi getirmeli yoksa
kulağımda ıssız uğultular
kıbleden kaçışan omuzlarımı çekiştirirken
şehrin dağlarına
avuçlarımda ömrü kısaltan fallar
kahve telvelerini tükürürken patikalara
derin bir masal anlatıyorum içime
kimim ki
neden düştüm hayatın rahmine
neden çıplaktım
kim giydirdi
bu kirli esvapları
ısısızlığım bağdaş kurarken
çakal sofralarına
haram lokmaları bölüşürken içimi bunaltan gözlerim
kör olsaydı
sağır memleketin
kulaklarına sizi dürtmeyen
avuçlarım ezileydi kızgın bir örste
belki
ölüm o zaman yakışırdı
soğuk bir bedene
şölenle gömerdim kendimi
o eşsiz kubbeye...
derin bir efkar sarar aslanda,kağıdı ,kalemi,
bazen Altıparmaktan,heykele kadar koşmak geliyor içimden,
sonra muradiye de soluklanmak,
ne bileyim işte;
kahveden ve serden bazen geçer insan,
tadında şiir,
sevgiyle kalın...