Oğlum

Geceye düşen bir mavinin buğusu
Bir Yusuf-u Kenan gibi sarılır boynuma
Bağrımda göz göz olmuş yaralarım,
Mehtabına makberi bıraktım oğlum...

Bugün çok yoruldum seni düşünmekten
Her şey bir garip göründü gözüme
Tanımadığım bir eldi kapıyı vuran
Mağripte sanki sen vardın oğlum...

Ağır ağır usul usul yavaş yavaş
Bir gece yarısı kanlı uykulardan,
Serin servi gecesi zakkumlarla
İçimin ıssız yollarına düştüm oğlum...

Hiçbir şeyi görmeden ufuklarda
Ve... Farkında olmadan hiçbir şeyi
Kundağında annenin kokusu
Gözlerimde tüten buhurdansın oğlum...

Şimdi;
Yüreğim kurumuş bir bahçe,
Gözlerim suyu çekilmiş bir havuz,
Ben;
Kıyıya vurmuş bir vapur gibiyim oğlum...

İhtiyarlamış gönlümde geceler öyle uzun
Ve ben öylesine yorgunum.
Her gece ardın sıra, peşin sıra
Tanıdık bir meçhuldeyim oğlum...

Mırıl mırıl ninnilerle
İçimin kuytularından geçip,
Ve öpüp tülbendini annemin,
Karanlık izbe yollardayım oğlum...

Çocukluğunun bebekliği gibi
Bebekliği gibi çocukluğunun...
İçimde büyüyen yokluğunun,
Ve artık sıtmalı bu şehirden
Ve hiç arkama bakmadan
Sana geliyorum oğlum...

Şimdi;
Yüreğim kurumuş bir bahçe,
Gözlerim suyu çekilmiş bir havuz,
Ben;
Kıyıya vurmuş bir vapur gibiyim oğlum...