Oku(ma) Yine De Sen
bakma öyle küçüğüm
büküpte boynunu bakma
inan sana kıyamam
küçük gelir için, sığamam
örtmez savruk duygularımı
kalbinin o incecik yorganı
(inan anlaşamayız
lisanım da yok ki benim
sendeler kelimelerim usunda
beni anlamak abesle iştigal
bunca yıldır düşürememişken kendimi
kendi yakamdan
nasıl beklerim bunu senden)
sevgiden yeni kesilmiş
kabuklu yaralarımdan gelir sesim
anlayamazsın
yuva yapar acılarım
bir şiirin iç sesine
okusan da duyumsayamazsın
dokunamazsın çekik gözlü kahır gecelerime
karanlık öğütürüm mütemadiyen
içimin kıpırdayan son koyu gölgelerine
bütün kelimelerin celladıyım ben
katiliyim sabahlara düşen çiy damlacıklarının
asmışım kendimi
bin anlamsızlığın lanet ç/engeline
çok önceki infazımı gerçekleştiriyorum
parmak uçlarımdan damlayan mekruh şiirlerimle
eskilere kümeledim yine
yüzümde sıkışmış bir gülücüğü eşeleyip
küllenen günü birlik aşklarımın kirli beyazını
duyamacağın kadar sessizlik biriktirdim
ömrümü enine kesen telaşlarımda
iflah olmayan aşklara böldüm yüreğimi
aklım hep kavgalı
içimde süreğen sancılı davamla
{git... ya da gel
teninde biriktirdiğin acemi kadınlığına döküp
rujlu dudaklarından sarkan her şehvet sözcüğünü
ama, aldanma
düşüp yaşam telaşına
kazıklanmam ben yeniden hayata}
ah, ahhhhh
bilemezsin, bilemezsin
kalbimin soyunduğu kefene giydirdiğim
sessizliğin benli bensiz belirsizliğini
kırk yamalı yırtık ruhumun ağır işçisiyim ben
nasırlarımda secdeye durdum
baş kaldırıp sömürü düzenine
rüku ettim iflah olmaz kavgama
unut beni, borca yaz
alacaklısı olduğum mayhoş öpücüklerine
ve bir iyilik yapalım kendimize
külliyen intiharımız olsun
toprak kokulu yağmurlar
dudaklarımıza konarken çığlık çığlık
medcezirlere üşüşen martılar gibi
git, ya da gelme hiç
bunca dayanılmazlıkları kabullenip
yenilelim (mi) eşgali soluk aşka
kapayıp gözlerimi ellerinle
saysam da, sen sobeleyene dek
gelme yine de sen
geliş yönünde kırılırken adımların
güne toy öpücüklerin değerken
mazi gömüsü
sararmış bir resmin içinden tut ellerimi
dudaklarım aşk
avuçlarım taş, her yanım çıkar kesiği
kanarken ben ılık ılık eski çocukluk yaralarımdan
her şeye aykırı karalanmış yazgı benimkisi
(kimin karaladığı o kadar da önemli mi?)
anlamsızlıkların oluk oluk kanadığı
bir yankıdan sızan işkence sor(g)uları
şikayet dilekçesiz, duruşmasız müebbed
yaşamın menziline döktüğüm her dize
biraz daha gammazlamak aslında kendimi
çıkarıp kalbimi yem ediyorum şimdi mantığıma
bağdaş kurup kaderimin yoksul kederine
yeni yetme dertler türetiyorum
tesadüflerin iğne deliğinden geçirdiğim
ayyuka çıkmış şımarık vicdanımla
gel (me) yine de sen
yinelerken ben ömrümün yalnızlık nakaratını
buzulların yangınında cehennemimi soğuturken
her sonbaharımı kışa ilikliyorum
kendi mahşer günümün ıssızlığında
pişmanlık heybesine yüklendim ilk çığlığımın
anam kadar
babam kadar
ebem kadar suçlusuyum
kendi lanetim oluyorum
ırzına geçtiğim arsız hayatı yaşamaya çalışmakla
soluk bir resim karesinde can çekişiyor hayat
neresinden dönsem kârdır, biliyorum
tüm ihtişamıyla üzerime binen yük gibi
omuzlarımdan düşen piç hayatın
hadi önce zehirle dudaklarımı dudaklarınla
sonra, mezarlık kokulu sonsuz huzur bahşet bana...
23 - 26. 08. 2012 Detmold
tebrikler Utku bey.
Keşke hiç bitmese dediğim bir şiirdi.Ruhunuza sağlık.
Şiir düşündürüyor.
Güzel bir şiirdi, kutlarım...
👑
soluk bir resim karesinde can çekişiyor hayat neresinden dönsem kârdır, biliyorum tüm ihtişamıyla üzerime binen yük gibi omuzlarımdan düşen piç hayatın hadi önce zehirle dudaklarımı dudaklarınla sonra, mezarlık kokulu sonsuz huzur bahşet bana... ...finali çok acı...