Olağan Durum
sabahın altısıyla oturup sessiz karşılarız
o ara yırtılır sabahın altısıyla avuçlarımızda
şairi belli olmayan bir şiirin dudaklarından çıkan sözler
ufuk yoksulluk çatılar durmakta olan bulut
tenha duraklar
nasıl yanarsa yanarız sabahın altısıyla
çırılçıplaktır yeni doğan bir çocuk adını koyarız
annesinden önce...eyy umut
eyy umut yakılan yıkılan sokaklar ağlaşan insanlar
dümdüzlüğü kanıksar
sabahın altısıyla seyrederiz gerilen kafesleri
çelik kokusu zıplayan camlar dağılan inşaat çivileri
gibi izleriz yaralı kadınları izleriz zenperest erkekleri
bir türkü dinleriz nazımdan bir hüzün ahmet ariften
eyy umut sabahın altısıyla bekleriz
bir gülümseme bir söz somurtkan sosyalistlerden
ben sabahın altısını bırakırım geride savrulan çınarların yalvaran yaprakları kalır
mezarları özlerim anamı bacımı kardeşlerimi
sıra arkadaşlarımı şu matematik cahili aptal nuriyi bile
özlerim ben bir devrimcinin sert bakışlarını
hangi kapının tokmağına uzansam kan hangi kadına dokunsam çile
ben sabahın altısını bırakırım geride savrulan çınarların yalvaran yaprakları kalır
bir de bir mektubun dibinde sahibi belirsiz bir sözcük
gülümser içime gülümser dışıma
öldüm diyen bir bakışın gözlerinde kalır
donuk bir gelecek... sevgilerle
kanlıdır yollar cesetler yapraklaşır
sırtımda kendini beğenmiş bir kurşun
geride kalanlar ağlaşır
o ara yırtılır sabahın altısıyla avuçlarımızda
şairi belli olmayan bir şiirin dudaklarından çıkan sözler
ufuk yoksulluk çatılar durmakta olan bulut
tenha duraklar
nasıl yanarsa yanarız sabahın altısıyla
çırılçıplaktır yeni doğan bir çocuk adını koyarız
annesinden önce...eyy umut
eyy umut yakılan yıkılan sokaklar ağlaşan insanlar
dümdüzlüğü kanıksar
sabahın altısıyla seyrederiz gerilen kafesleri
çelik kokusu zıplayan camlar dağılan inşaat çivileri
gibi izleriz yaralı kadınları izleriz zenperest erkekleri
bir türkü dinleriz nazımdan bir hüzün ahmet ariften
eyy umut sabahın altısıyla bekleriz
bir gülümseme bir söz somurtkan sosyalistlerden
ben sabahın altısını bırakırım geride savrulan çınarların yalvaran yaprakları kalır
mezarları özlerim anamı bacımı kardeşlerimi
sıra arkadaşlarımı şu matematik cahili aptal nuriyi bile
özlerim ben bir devrimcinin sert bakışlarını
hangi kapının tokmağına uzansam kan hangi kadına dokunsam çile
ben sabahın altısını bırakırım geride savrulan çınarların yalvaran yaprakları kalır
bir de bir mektubun dibinde sahibi belirsiz bir sözcük
gülümser içime gülümser dışıma
öldüm diyen bir bakışın gözlerinde kalır
donuk bir gelecek... sevgilerle
kanlıdır yollar cesetler yapraklaşır
sırtımda kendini beğenmiş bir kurşun
geride kalanlar ağlaşır
Devrimin her soluk alışında bir kez daha uyanır devrimcisi ve de güne başlamanın derin sancısı yürek kurşunu gibi sıkar sabahın altısını yaşamakta olan gün yüzü devrimcisini. Adı sonsuz mücadele olan yaşamın en köklüsüdür devrimlerde el atılan sabahlar ve de akşamlar. Kaybedilen tüm umutlar ve de yiğitlerden başkaları da var o şairin özlediği aile fertleri gibi. Ne yazık ki sabahın altısı ile / gün doğumu ile uyandıktan sonra gerçeklerle yüzleşmekte ve de gerçeklerin de acısını yaşamaktayız.Yerle bir edilen hhayatlara inat dimdik ayakta durmak lazım desekte günün birinde isyanımız alevlenmekte.
Her ümidin tükenmemesi dileğimle / umut varsa umuda giden yo dal var. En içten tebrikler ve saygılar efendim.
Kanıksanmış acılar senfonisi bu..Sabahın altısında, bıkmadan usanmadan doğan umudun iç çekişi..
/özlerim ben bir devrimcinin sert bakışlarını/
Kimi duvarlarda çerçeveli dururlar hala..Hemen yan taraftaki komşuları bir banknot olsa da..
Velhasıl şiir, usta bir gönlün olağan hali. Saygılarımla.