Olay Yeri

Hayat atölyesinde biçilmiş kaftandım sonradan yazılan ömürlere
Yaşantısı bilinmemiş ve belirlenmemiş her bedene dar gelmiştim haliyle
Sussam sel alıyordu her yeri konuşsam çığ düşüyordu yaz ortasında
Yükümü taşıyacak bir beden yoktu elbet
Ya da yara olacak bir meltem, biraz esinti, biraz sıcaklık...

Tornası bozulmuş, çivisi çıkmış bir düzen içindeydim
Dünya yerinden oynuyor, tüm rüzgârlar sertine esiyordu
Hoparlörlerden ağlamaklı gözler için ilk kıvılcımı düşürecek şarkılar yükseliyordu
Sözsüz ritimsiz kalpsiz şarkılar
Enstrümantal diyordu spikerler, yakıştıramadıkları için bir isim anons bile etmiyorlardı.

Herkes kendini kaybedip sen dediğini bulsun diye ard arda çalınıyordu
Senler susuyordu, senler gidiyordu, asla dönmemek için yeminler fısıldanıyordu çığlıklar arasında
Kimliksiz bir ceset düşüyordu yollara ölüm nedeni belirlenemeyen
Düştüğü her yere beyaz tebeşirlerle bedenler çiziliyordu
Olay yeri 1, olay yeri 2, olay yeri 3, olay yeri yok...
Ceset torbalarına yığılmış onlarca kalp bulunuyordu
Her şey yerli yerinde gibi görünse de kafaları karıştıran seyyar cesetler vardı ve hiçbir tutanağa geçmemiş göçebe katiller

Niyetim akıl karıştırmak değildi o günlerde
Birazda gizemli olsun istedim gidişim
Biraz daha uğraştırsın bu sefer
Gelme diyen çok ses duydum gitme diyenlerden ziyade
Ama bu sefer farklı olsun istedim bu sefer farkım olsun istedim diğerlerinden
Diğerleri dediğim hiç terk edemediklerim
Farklı oldu bu sefer
Gittiğim otobüslere binmedim mesela
Aynı şehirlerde eğlendirmedim vakitlerimi
Birbirine benzeyen hiçbir insana selam vermedim
Ben bu seferde kimseye selam vermedim aslında
Tek farkı buydu belki de gidişlerin
Bu seferki benim gidişimdi
Bu seferki benim terk edişimdi
Bu seferki ölümlerin en şahanesiydi...