Olduramadık Zamanı
Güneş kara çarşafına büründüğünde
Yıldız tozu dökülür siyah saçlarına matemin
Hüzün eser ekimin on yedisinde
Sanki omuzların üşümüş
Centilmen ihtiyar delikanlı edasıyla ceketimi çıkarırım
Titreyen ruhuma inat örterim omuzlarına
Üşürüz ikimizde
Kozlu sahilinde dalga sesleri
Çardaklarda sevgililer
Polis evi ışıkları vuruyor denize
Sıcak bi çay yahut salep şimdi iyi giderdi
Merak ediyorum bakışlarındaki gizemi
Sohbetlenemiyoruz bir türlü
Haksız geliyor her cümle
Yuvarlanıyor kayalıkların dibine
Böyle ilerlerken zaman
Yol geliyor aklıma
Samsun asfaltında ışıl ışıl kar yağışını izlediğim o gece
Hiç üşümez benim ellerim en derin soğuklarda bile
Ve cesaretimi toplayarak
"-Ver ellerini ellerime,
-Eksi 20 de bile ellerim üşümez benim
-Hep sıcaktır avuçlarım..."
Titreyerek uzattı ellerini avuçlarıma
Gözleri değdi göz uçlarıma
"- Ben buna hazır değilim" dedi ,
Ben buna hazır değilim .
Ve ardından dinlediğinde hep beni hatırlayacağı o şarkı çaldı telefonda,
Hep sonradan aklım başıma gelir hep sonradan
Belki de o geceydi yanlış olan belki ben ya da sen yanlıştın o gecede,
Doğru olmayan bir şey vardı
Zaman doğruydu mekan olgundu,
Yapılması gereken yapılmıştı
Uymayan bir civatayı sıkmak gibiydi
Üzgünüm Leyla
Olduramadığım geçmişimize ...
Okurun içine işliyor..
Bir yerde Zaman ilacıdır yaşamın diyordu ,
Ezberde bir şarkı ,günler uzar gider
Kutlarım .
Acı bir yaşanmışlık hikayesi güzel anlatım kutluyorum Ufuk bey
Hayatın insanı nereden alıp nereye bıraktığına dair akıcı bir şiirdi. Doğrular kendi zaman dilimini ararken, zaman kendi doğrularını yaratıyor. Kutlarım kaleminizi.