Ölmüş Olabilirim
sevgilim,
bir kuş yavrusu uçmayı öğrendiği vakit, ben ölmüş olabilirim...
kendine iyi bak...
suskunluklarına bir kaç dua ekle benim için
ve akşamüstü kızıllıklarından olabildiğince kaç,
annesinin eteğine tutunmuş bir çocuk gibi
karanlığı avuçlayıp öyle çökeceğim yeryüzüne ansızın,
deşip rahmini gecenin,
orta yerine ağlaya ağlaya doğacağım...
ve bir tırtıl kelebeğe dönüştüğü vakit, ben ölmüş olabilirim...
iyi bak kendine...
dilinin ucuna gelipte hatırlayamadığın bir kelime gibi kalsın adım,
alfabeden düşürüp bütün hecelerimi,
meyhane şairlerin sarhoş şiirlerinin en uygunsuz yerinde tamlayacağım,
kendimi es geçip seni temize cekeçeceğim mısra mısra
ve anlatacağım,
bir hayal olarak tamamlayacağım yaşanmamış bütün bir aşkı,
bir masal gibi mutlu sonla noktalacağım...
ve bir şarkı çaldığı vakit, henüz bitmemişken melodileri
ben ölmüş olabilirim...
kendine iyi bak...
balıkların gökyüzünde belkide biraz mavi içip boğulacağım,
bütün renkler akacak gözlerimden,
retinasına kadar bir karanlık kaçtığı vakit hücrelerime,
bulutların ardına gizlenmiş bir güneş gibi,
seni arayacağım...
ve bir yağmur ıslattığı vakit yanaklarını, ben ölmüş olabilirim...
iyi bak kendine...
raydan çıkmış bir tren gibi kopuyorum hayallerimi taşıyan vagonlarımdan
ve devriliyorum iki yanına bırakılmışlığın,
hiçbir şeye tutunamıyorum...
beş vakit intihar kılacağım sensiz geçen günlerde,
dirilip mahşerinde yalnızlığın
hatmedeceğim belkide gözlerime sustuklarını,
kusacağım birer birer tüm hatıralarını
ve bir yaprak düştüğü vakit takvimlerden,
sonbahara karışıp, bir hayli ölmüş olabilirim...
kendine iyi bak...
unutursan bir gün tüm karşılıksız sevişlerimi,
hiç olamamış gibi davranırsan geçmişinin bir tarafına savrulmuş adımı
ve beni amansız bir yokoluşa gömüp
bir başkasına uyanırsan bir sabah ansızın;
ben çoktan ölmüş olabilirim...
bir şair şiirlerini öksüz bıraktığı vakit, sevgilim
kendine çok iyi bak...