Olsun

- ah o sardunyalar
nasıl da kokardı yanaklarında -



o eylem
kör kuyulara düştü
kırık dökük ışıklar kaldı kaldırımlarda
kör topal artık yürüyüşler
zulasında hüzünlü aşk öyküsü

biz
nihavent zamanın esrik hayaliyiz
alın çatımızdan vurulmuş
paslı mermilerle

bir okka bile tartmayan bedenin
iskeletlerine yapışıp rüzgara tutunduk
son yaprak misali, göçmeden eski çalı süpürgesinde
şehrin tozlarına yapışınca üstüne bir de omuzları çökerten yağmur

oluklara yaslanıp
meçhul bir anaforun dümen suyunda artık hasret

kim bilir
çok özlemişizdir belki
kavgamızın şehri sarsan hikayesini

yumup gözlerimizin perdesine düşen aksımız
akınca ağlayıp o şarkılara
kayıp gitmişizdir
bilmeden

yorgunluktur kim bilir
dilimizin kırılan ibresi
şeytanı taşlamadan göçtüğümüz bu varoşlar
ve kulakları sağır eden ıssızlık

olsun,

kuruyacak nitekim
uzuvlarımız
nemsiz bir toprağa kavuşunca

tenimizde tarifsiz acılar, vururken şahadet parmağımıza
görmeyecek artık hiçbir yüklem
göğüs çatalımıza işaretlediğimiz yıldızlarımızı

kayacağız belki oradan fasılalarla
el alem avuçlara.....


- kara kalem çalışmamdır
hüznümün ilk alfabesinde, okunaksız yazdım ise affım ola gözlerine -

13 Mayıs 2015 942 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar