Ölü Dolu Vagonlar
/Yorulmuşlar da,
Ölüp, sessiz şehirlerinin bir köşesinde
Dinlenmek istemişler.../
İçli ruhların ölü bedenlerden ayrılması
Ve yitik göğüslerde alınan nefeslerin
Kesik kesik parçalanması
Ve karanlıklar tufanının içinden geçen
Ölü yüklü trenler
Yürüyor şehrine
-Görmüyorsun-
Yazanların çığlığı binmiş vagonların sessizliğine,
Yırtıyor acısını çığlıklar
Ve soruyor kana bulanmış aşklarının
Töreli davalarını,
Bir damla acı,
Bir damla yoksunluk,
Biniyor düşüşünün uzak bir dalgınlığıyla,
Katlayıp karanlık gecesinin
Koyu uykusunu, mezara gömüyor
Ölüler isyanda...
Bu zaman
Kan renkli bir kavuşmaya şahit oluyor
Semender yansımalı
Bir ses
Uzakta,
Tükenmiş, gözleri vagonlarda
Bir yandan ölü gece,
Bir yandan, gölgemden arta kalan mezar kalıntıları
Esiyor ruhuna çıplak bir sancı
-Hissetmiyorsun-
Düş kırıklığı
Tiner kokulu yalnızlığın parmak uçlarında
Başlar tren seferi
Yolcular ölü,
Manzara bir sürü, tutuşturulmuş gecelerin
Darağacı,
Cam kenarında bölünmüş insan anıtları
Kimi intihar, kimi yalnızlık
Hepsi ölü,
Bütün bahaneler ölümü karşılıyor,
Tren götürüyor bilinmezlere
Gözleri açık, görüyorlar
Kaldırımlarda kırk düğüm bir yaşamı
Kimse bilmiyor
Her ölümün nedeni aynıdır
Kirletilmiş, ruhu koparılmış
Bedenlerin, bir istasyona bırakılması
Hepsinin gözü yaşlı,
İçi yaslı,
Hepsi birer birer
Ağlayan coğrafya
Kendini kaybeden
-Bulamıyorsun-
Gidiyorlar uzaklara
Bindirilip vagonlara kayboluyorlar
Yaşarken sözlerini unuttuklarını bir şarkıyı bulmaya
Ve kan damlamış gözlerinin izini bulmaya
Ölü dolu vagonlar
Birbirine bağlı, gidiyorlar
Başkasının şehrine,
Bilinmez sessizliğe...
(hiç olmazsa yollarını kendileri seçselerdi)
13.05.11
yüreğini ve kalemini kutluyorum. çok başarılı ve anlatılması güç bir şiiri bir beyaz kağıt a dökmüşsün tebrik ederim.