Ölü Gemi
İçindeki titaniği kus
buz dağları çoktan eridi
deniz, dalgalarla okşayarak
bir geçmiş zaman pişmanlığını emdi içine
derinlik tuzuyla yıkar cenazeyi
gömülürken suskunluk sessizliğin dibine
balıklar yalnızlığını anlamaz
her bir gemi gövdesi, üstünden küfünü kanatarak geçer
şimdi kör bir rotasın
dönüşün yok geriye
şairin seslendiğini bulınca şiirin teması ve söyleni güzelliği ortaya çıkıyor. Şiiri günün incisi yapan, bu ince ilgiyi görecek kadar engin bir şiir anlayışına sahip. Sen... dediği sevgili için soğuk davranışları artık gereksiz olduğu belirtilirken bunun bir aşkın ölümünden dolayı olduğunu seziyouz. Pişmanlıklar, olup biten ve geriye dönüşü olmayan olay ve olguların ki bunu aşk olarak düşünebiliriz, arkasından ikinci bir kez olsaydı şöyle böyle yapardım kurgularıdır ki bu bir yargılamadır da. aşk artık pişmanlıklarla geçen bir ve geriye dönüşü olmayan yoldadır. Bu tuzlu sular ve deniz cenaze.. üçlemi hem mecea hem gerçek anlamında uygun kullanılmış. Tuzlu su göz yaşı cenaze .. yıkama ise ağlayarak uğurlamadır. "balıklar yalnızlığını anlamaz her bir gemi gövdesi, üstünden küfünü kanatarak geçer" yalnızlığı bir denizci düğümüyle tanımlamak bu olsa gerek ki çok hoş bir ifade idi. şair aşkların insanda bıraktığı o derin boşluğu rotasızlık olarak belirtirken.. aşkın bunalımı ise bir yere gidişemeyiş ve başıboşluk olarak ifade edilmiş. Yorum yazılmamış. Ama ben bu şiiri çok beğendim. Özgündü.Tebrikler