Ölüler

şerefeler yorgun
sala kapladı gökyüzünü siyah örtüler düştü rahmine korkunun

ölüler
çocuk ölüleri

yükümüze biniyor ıslaklığınız
ah o köpükler yanağını döven merhametin

analar
ana çığlıkları

sesleri göç ettiren
kuşlukta yavukluyu susturan ıslıklarınız

masallar
yarım masallar

boş beşikleri saklayan yorgun parmaklarınız
nasıl yalnızlaşıyor rüzgarı şaşırtan göçlerde o bakışınız



en çok asi suskunluk vurur o taş duvarları
yumruğunuzu sıktığınızda tırnaklarınız geçerken avuçlarınıza
kan işte o kan ağlarken bileklerinize
ve yutkunurken ıssız kıyıları




biz
kadehimizi cilalıyorduk
lisanı farklı şarkılarla


içimiz karışınca
dışımızdaki kahkahalara
ve vurunca mehtaba aksımız kürek çekiyorduk ezgilerdeki adaya


nasıl da sarhoştuk
nasıl aymaz


pelte kıvamındaydı sabahın yeni ışığı
perdeyi delince sükunet
gözlerimizi kısarken ve kör olurken yamacımıza

irkilmeliydik şerefelere kandil aksları vurunca
susmalıydı akşamdan kalan keman sesi ve dinlemeliydik


ateş ile denizin
çiftleşmesini


zulüm acı doğuruyordu
muhbir bir ölümün perdelediği kayalıklarda
hele korkunun gözleri açılınca
ve savrulunca o kırmızı hırka



ağır ağır
merdivenleri yükseliyordu minarenin


şerefeler yorgun
sala kapladı gökyüzünü siyah örtüler düştü rahmine korkunun


ölüler
ah o çocuk ölüleri ...

05 Eylül 2015 943 şiiri var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Ne de yüreği sızlatıyor o çocuk ölüleri ne hüzün doluyor her tarafımız...😅