Ölümüne Sevdik
Şu an uçarı gecelerdeyim,
Senin görmediğin bir yerlerde,
Yıldızı kayan hayatımda,
Yine aklımdasın,
Zaten hiç çıkmıyorsun da,
Bu sefer bir başkasın!
Gözlerin geçiyor önümden,
Yeşil bir bahar bahçesi,
Saçların uçuşuyor sonra,
Bir garip rüzgar fısıldıyor kulağıma,
Her şeyin bittiğini!
Duygusallığım, ayağımı bastığım yıldızlar kadar,
İki damla yalnızlık, düşüp inen gözlerimden,
Hasret mi yoksa, başka bir şey mi,
Ruhumdan düşen damlalar,
Bilemiyorum...
Ay gülümsüyor,
Neden diyorum, cevaplamıyor,
Fakat ağlıyorum,yüreğim kadar derinden,
Sözlerin kadar gerçek...
Çok iyi biliyorum,
Bir daha güneş doğmayacak,
Yalnızlık dolu odamın duvarlarına,
Gözlerim açılmayacak!
Ne kadar çok istesem de, ellerim resmini okşamayacak,
Ve bu şiirim sana,
Son sözün olan, hoşça kalı hatırlatacak!
Son kez yüreğini yakacak...
Yokluğun, olmadığın zaman dilimini çeyrek geçiyor,
Unutmuş gibisin bıraktığın limanda,
Dönersin sanmıştım ama olmadı!
Deniz düşüyor şimdi aklıma, saklandığımız kuytular,
Sevmek geliyor aklıma, sırılsıklam ıslanmışız yağmur altında,
Sarmaş dolaş uykular geliyor aklıma ve sevişmelerimiz,
Sonra...
Ne kaldı ki geçmişten tatlı rüyalar haricinde,
Kaybolup da gittik mazide...
Var mısın, yok musun belli değil!
Gecelerin mahpusu, gündüzlerin yoksulu yüreğimle yapayalnızım!
Madem ki yoksun, madem ki olmayacaksın,
Senden son bir dileğim olacak,
Görünme artık gözlerime,
Dolanma yakınımda...
Ve sen, sen ol, unutma verdiğin sözü!
Ölüm demiştik ayrılığımıza, ölüm demiştik!
Gelme ne olursun, uğrama aşkımızın mezarlığına...