On Birinci Ramazan
Önden uzansam
Dede Bayır dağını kucaklayabilirim.
Arkadan uzansam uludağ eteklerini.
Öyle doğaya yakın,
tanrının unuttuğu bir yer değil.
ama ben unutulmuş bir can.
ne kapımızı çalan bir el
ne haliin keyfin nasıl diyen bir ağız
öyle yalnız,öyle kimsesiz...
Tanrıyla başbaşa kaldık,
aylardan onbir ayın sultanı ay
ne iftarda bir can yoldaşı,
ne sahurda
kaşık,çatal sesleri şakırdamıyor
çaybardağındaki ,
bir çay kaşığı şıkır şıkır .
Varlığını hissedebilsem...
Dayanabileceğim dağa dayanır gibi.
Tek başına her gün Güneş olsan ne?
Her gece yıldız olsan ne ?
İnsanoğlusun ya da insan kızı
cansamış bir cana
kendi ülkende yaban
mezarlık kenarlarında biten
böğürtlen misali
ufak tefek ve dikenli.
Nerde o eski ramazanlar şimdi,
kaşık seslerin şakırdadığı
ezan seslerinin,top atışının beklendiği
ailecek yenen iftar yemekleri...
yüreğine sağlık canısı çok güzeldi
👍👍👍👍👍