On Dokuz Karada Bir Umut
Nicedir neşeli sabahlarım
Kara peçeler ardında
Mütebessim çehrelerini gizliyorlar benden
Kulaklarıma dert fısıldayıp
Şikâyetçi oluyorlar geçen senelerden
On dokuz karada bir umut arıyorum
Daha on beşinde, baharımda yaşımın
En buhranlı rüzgârlarla savruluyorum
Kavgalarım geliyor aklıma
Dağlarla imzaladığım barış antlaşmalarım
Rüzgârlar vurup kaçıyor
Ben kuralsız; yine dağlara haykırıyorum
O yaşlarda aşkın zulmetine
Haybeden yere bağır çağır ne fayda
Gitmiyor kulaklarımdan
Yüreğimin sesinden yankılanan o seda
Sonra naralarım
Bir bozacı edasıyla
Yalnız fark var o hazdan, ben gamdan
Nasıl çıkacağımı bilememiştim
Kurtulamamıştım o hengâmdan
Daha sakalım bitmeden başlamıştım yazmaya
Kalemim yazmaktan geri durmadı
Beyaz sayfalar kaldırdı gençliğimi
Ve yine onlar okudu
Hiç bilinmediklerimi.
Hep büyük bir dalga bekledim
Nasılsa bir türlü vurmadı beni sahile
Olgunluk sahili çok uzaktı bana
Bilmiyorum belki de hep genç kalmak istedim
Sıkıntısını çektim çoğu zaman ağlayamamanın
Sonraları farkına vardım gözlerimdeki kanatlarımın
Uçtum hep uçtum sonraları
Lakin hep uçtum yaşamadım hayatı ortalarda
Yandım durdum gazı bitmez bir kandil misali
Ve çok sevmiştim o zamanlar hayali...
Şimdilerde her dakikam yaşamımın, benden sonraki uzun senelerine gebe
Bilmiyorum ne zaman yağmur yağacak kuraklıktan çak çak olmuş bu şehre
Kopardığı her şeyi ama her şeyi geri alacağım hayatın benden
Hele bir zamanı gelsin hesap soracağım ak saçlarıma neden olan acımasız senelerden.
yüreğine sağlık samet...kalemin günden güne dahada güçleniyor kardeşim...kutlarım