Önce Susar Sonra Gidersin
‎" Barbarlık siyahsa, uygarlık
siyah kırıntılardır. "
I.
Susarsın
Ardında bir şehir susar
Susarsın
Dağınık kalır örtüsü günlerin
Nevresimler gibi takvimler de sararır
Kuşlar umursanmaz/casına
Gökyüzü kurak kalır
Ve her şey
Hiç bir şeydir artık
Ölümler ölünür
Doğumlar doğulur
Dünyanın yetim şarkılarında aşklar
Bir yelkenli gibi hayatın kıyısında
Yalnızlığından vurulur
Ve çekip gitmeler,
Issız notlarda; orada gölgelerle,
herkes kendinden vurulur
/ seni hep dünler yaraladı;
yar'dı yarın, düştün,
düşlerin
darmadağın.. /
II.
Şimdi sen
Bembeyaz hayatın
Siyah çağında
kırık dal parçalarıyla ateşi arayansın..
Susarsın..
Çünkü sen:
Paslanabilen göz kapakların,
Megabayt işleyen(!)
Kafaların
ve dudakların..
Dudakların metal homurtusunda!
Bağır-
san da duyulamazsın..
Dijital duyularda
aşk kadavraları..
Ve bir senfoninin dili değildir artık coşku.
Durmadan...
Durmadan kuşatılıyor gökyüzü...
Sonra umut,
çürümenin işleyen dişlilerinde..
İşleyen dişlilerinde soylu hüznün çocukları;
Kalıcı yenilgilerin,
Geçici zaferlerin
hazin adamları..
III.
Önce susar/sonra gidersin
Dünyanın yetim
Şarkılarıyla büyüttüğün aşklarla;
ıssız notalarda..
Yürüyen
Yürüdükçe
tökezleyensin..
Sen
Toprak damlı evlerin
Balçıkla sıvanan kederisin
Sen suskunluğun
notasında..
Sen bembeyaz hayatın kıyısında
Kendinden vurulan bir yelkenlisin...
kasım_2o1o
Olabildiğince özgünbir anlatımdı.
Tebrik ediyorum efendim.
güzel şiir
Tebriklerimle...