Onlar Aşkına
gördüğümüz olağan ve olağan-dışı iyilikler güzellikler aşkına
göremediğimiz bilemediğimiz duyamadığımız dokunamadığımız
otlar, su kabarcıkları, sesler ve gayriresmî yazılar aşkına: tüm var-oluşumuzla
onların birbirlerine temâs ettikleri belli-belirsiz anlar aşkına
mukadderatlarına üzüldüğümüz çocukların sanallaştırılmış hedefleri aşkına
nasılını niçinini merak etmekten fazlasıyla yorulduğumuz
sarsıldığımız cümle duygular, rüzgârı çalınmış hayâller aşkına
en eski fotoğraflardaki hüzünlü pozlar aşkına
grizu patlamalarının mahvettiği ve tenkillerin mübâdelelerin
bozukluk paralar gibi harcadığı hayatlar aşkına
canımızı dişimize taktığımız devirler aşkına, gün be gün
yaprak yaprak, çiçek çiçek çoğalan anlardaki kırılmaların
bizi yabancısı olduğumuz ortamlara savurması aşkına
ayraçlar içindeki soru işâretlerinin bâzen önemsenmesi, bâzen de önemsenmemesi aşkına
anatomileri dışında hiçbir yönü insana benzemeyenleri teşhir etmek aşkına
pantürkistlerle pankürtistlerin tanrı janus'un iki yüzü olduğunu vurgulamak aşkına
sol değerleri kaldıraç yaparak faşistlik edenlerden, halk güçlerine şekvâcı olmak aşkına
her zeminde zamanda alegorik bir ölüm olan hümâ kuşu aşkına
her darağacından bin nar ağacı çıkartmaya ahdetmiş pîrler aşkına
darıldığımız vurulduğumuz kırıldığımız ama nasılsa ayağa kalktığımız
arkadaşlarla âbilerle ablalarla yanıltıldığımız süreğen bir biçimde
yırtıla yırtıla ufalandığımız: içimizin halepçe’ye benzeyen nehirlerinde)
bir yıldız parlaklığı gibi kımıldayan ütopik kavgalarımız aşkına
o kavgaların doğuracağı esenliğin hürlüğün şiirselliğin
açtığı ve açacağı kapılarda biriken nâmus anıtı bir avuç delikanlıyla
o kadarcık genç kızın şaşırtarak közlenen ülküleri aşkına
ve
"ham meyvayı kopardılar dalından"
tadındaki türkülerle gönderilen selâmlar
gül sularıyla yıkanmış
helâlinden uykular
uyluk kemiklerimize yığılan en çok
bu dünyaya uygunsuz mu uygunsuz
buğday sapı zarâfetinde
uykusuzluklar
aşkına
yazdım
ben bu şiiri
(*): Afrodisyas Sanat, Kasım-Aralık 2010, Sayı 24
Alır da rüzgar bir oraya bir buraya savurur sonra bir dinginliğe bırakır gider insanı, şiir öyle. Finale doğru melteme dönmüş ılık ama vurucu. Güzel, çok kere okunur.