Oradayım Hala

Oradayım hala
Tam ortada

Ardımda yine zeytin ağaçları
Önüm binlerce çakıl taşı
Denizyıldızı

Çoğaldı bu şehir
Eksilttikçe can kırıklarını
Vurup iman tahtasına neşteri

Aksanları eksik
Ak yemeniler göç etti önce
Sonra yeşil sarıkları kondu sandukalara

Öyküler kaldı
Poyrazın ufaladığı
Her akşama bir duble rakı, birde nihavent makamı

Öyle büyüdü
Memleket efsaneleri çocuk dudağında
Kan emici emperyalizmin uzun savaşlarında

Dinledikte büyüdük
Anlatıp ta gittiler masal tadında
Omuzlarında mitralyöz yarası



Oradayım hala
Tam ortada

Ardımda yine zeytin ağaçları
Önüm binlerce çakıl taşı
Bir de berduşun efkâr kırığı bardakları


Eksildikçe çoğaldı bu şehir
Yıkılıp Rum evleri zelzele tadında

Taş taş üstüne
Duvarlar ördüler
Deniz kumunu çalıp

İstavritleri göç etti önce
Sonra balıkçı ağları
Bir tek edepsiz martılar kaldı çığrışan
Şafağı bölen anlamsız makamlı


Onlarda susar mı bilmem
Nafakaları tükenince
Çığlıklarını koyup gagalarının en zifir köşelerine



Oradayım hala
Tam ortada

Ardımda yine zeytin ağaçları
Önüm binlerce çakıl taşı

Solum iki şehrin
Mazot kokulu arası
Sağım yedi tepeli şehre kuşbakışı


Güneş batırır,hasreti batırır gibi
Boncuk büyüklüğünde her akşam cehennem kızılı
Yanar bu şehrin denizi, bulutu içip bir yudumda
Vazgeçse de senfonilerinden çekirge çığlıkları


Oradayım hala
Tam ortada

Zeytin yine yeşil
Zeytin yine zeytin karası

Dibinde nadasa bırakılmış
Ebegümeci sapları
Bıçak yaralı

Şivesi bozuk türküler yok artık kaldırımlarında
Memleket kokulu maniler
Şehrin mezarlıklarında
Şiir tadında
Mezar taşında


Ama


Oradayım hala
Tam ortada

Ardımda yine zeytin ağaçları
Önüm binlerce çakıl taşı...