Orası
orası
çocukların çıplak ayakla oynadıkları yerdir
elbisesizdir çoğu
oyuncaklarını doğadan toplarlar
tahta, çamur, çivi
gençler donuktur
gökyüzünün bu kadar mavi olmasına rağmen
neden bulutlarla dolu olduğunu düşünürler
durmadan
yaşlılar ölümü beklerken sessizce
bin kez ölürler
bir çığlık duyduklarında
kırmızı
orası
ölüm kokuyor duvarlar
ve içerideki her nesne tedirgin
ne zaman bir papatya açsa
her şeyden habersiz
gülümseyerek
-en güzel renkleri üstünde
ortadaki sarı güneş sarısı gibi sıcak
etrafındaki beyazlık ana sütü gibi ak-
kan damlar gülümsemesine
kan
üstünde benek benek
kan
titreyerek
orası
atlar kamçılanır
at kamçılandığında daha hızlı koşar
bilinir
alır sırtındaki sızıyı da
ayaklarına verir
insan kamçılanır
kamçılanır gözündeki renklilik
dudağındaki gülen yer
insan kamçılandığında
toplar bütün sızılarını da
yüreğine verir
çığlık yapar dağları aşan
yumruk yapar kasıp kavuran
bilinmez
orası
her yürek beşiktir acıya
nenni söyler zalimin sesi
ve beşik sallanır hiç durmadan
sallanır duracağından habersiz
feryatlar dağlara takılır
gitmez öteki tarafa
ve dünya döner
döner duracağından habersiz...
Bulunduğum ortamdan çok başka yerlere götürdü beni bu şiir.. Gözlerimin gördüğünün ötesinde akıp giden hayatları düşündüm. Umutsuzca bakan masum bir çocuğun yüzü belirdi gözlerimin önünde, kulaklarımda can acıtan bir feryat.. "Orası" burası oldu bir anda. Düşündüm, dertlendim.. Ardından Aşık Veysel'in dizeleri geldi aklıma : "Anlatamam derdimi dertsiz insana Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez.."
Yüreğinize sağlık. Tebrikler !