Otel Odası
hep fırca darbesıydi hayatın oynadığı oyun sana
bakma tutunmutun tualın boyasına
oysa biliyordum tutuktum bir odanın köşesine
şiirlerin bir masaldan ibaret olduğunu
şimdi ağzımda arabesk bir ıslık sen yanımda
ve sehrin en kalabalığında sağnak gök gürültüsünün kıyısında
havanın ıslaklığımıdır
yoksa bırazdan gidişinin isyanımı
anlamıyrum tanrım üşümüşlüğümü
ben ağlıyorum yağmur bana ağlıyor
ve sehir bütünü ıslanmış ve üşümüş sanki
bütün ayak izlerini yok edercesine
yürüyordum sus pus oluyordum
hüznümün cenberinde ıslak bir kadın
alışık olmadığım bir otel odasının penceresinden seyrettim gidişini
bir süre konuştum sokak lanbasıyla
giderken dönüp dönüp baktın arkana
çok tan kaybetmiştim seni
hoşcakal hüznümün meleği